Hayvancılığın çevreye zararları ve iklim üzerindeki etkisi

Hayvancılığın çevreye zararları ve iklim üzerindeki etkisi

Veganlığın etik yaklaşımının yanında bir de sağlık ve çevre açısından etkileri vardır. Hayvancılığın çevreye zararları olabileceği sana gerçekten biraz mümkün olmayan bir şeymiş gibi geliyor değil mi? Bu çok normal. Bugüne kadar insan beyni aradaki bağlantıyı kuramayacak şekilde işlendi. Nasıl ki bir ineği gördüğümüzde tabağımıza gelen etle duyguları olan bu canlı arasında somut bir bağlantı kuramıyoruz, aynı şekilde zihnimiz tek bir hayvandan çevre kirliliğine giden yoldaki boşlukları dolduracak şekilde çalışmıyor. Açıkçası ben bu durumu ilk başlarda biraz tuhaf karşılıyordum. İnsanların hayvancılık ve çevreye olan zararları arasındaki bağı kuramıyor olmalarını garipsiyordum. Ama yaşadığım bir olay fikrimi tamamen değiştirdi. Bu olaydan sonra insanların bu bağı neden kuramadıklarını çok daha iyi anlamaya başladım.

Etik veganlık

Ben etik bir veganım. Yani vegan olmamın en büyük sebebi kendime yapılmasını istemediğim bir şeyin bir başka canlıya yapılmasına gönlümün razı gelmemesi. O yüzden tüm canlıların yaşam hakkını savunuyorum. İhtiyacım yokken, alternatif yöntemlerle de son derece sağlıklı ve keyifli bir şekilde yaşayabiliyorken bir başka canlıya zarar verememem. Katıldığım söyleşilerde de konu ne olursa olsun sohbeti bir şekilde veganlığa getiriyorum. Çünkü işin etik boyutunun ve felsefesinin yanında “doğa” olarak tabir ettiğimiz, bizi de kapsayan o mucizevi küme biz farkında olmasak da hayatlarımızda gerçekten son derece önemli bir rol oynuyor. Hal böyle olunca konu seyahat etmek de olsa kamp yapmak da olsa bir şekilde çevreyi korumaya ve dolayısıyla veganlığa geliyor.

Hiçbir zaman yaptığımı başkalarına dayatma amacım olmadı. Etik anlayışım herkes tarafından benimsenmek zorunda değil. Alternatifler varken bir canlıdan faydalanmak benim için kabul edilemez bir ayıpken bir başkası için önemsiz bir detay olabilir. Hayvanların çektiği acıları anlatmama rağmen bunları önemsemeyen birine bir noktadan sonra yapabileceğim pek bir şey kalmaz. Çünkü bu vicdani bir meseledir. Bununla birlikte kimseden daha üstün olmadığım gibi insanların fikirlerini yargılamak için de herhangi bir yetkim olduğunu düşünmüyorum. O yüzden ben her söyleşide şunu söylüyorum: “Ben bir veganım. Hem etik olarak, hem sağlığım için hem de çevreyi korumak için vegan oldum. Size de vegan olmanızı öneriyorum ama olamıyorsanız da en azından et tüketiminizi azaltın. Çünkü hayvancılık sektörü çevreye en büyük zararı veren sektörlerin başında geliyor.”

Hayvancılık ve sera gazı

hayvancılığın çevreye zararları

Üniversitede gerçekleşen bir söyleşide yine bunu dile getirdim. Söyleşinin sonunda 20’li yaşlarında genç bir arkadaşımız söz alarak “İyi ama hayvancılık nasıl çevreye zarar veriyor olabilir ki?” diye sordu. Ona hayvancılık sektörünün devamlılığı için kurulan fabrikalardan, işin lojistik kısmından, hayvanların beslenebilmesi için kullanılan kaynaklardan ve tüm bunlar neticesinde oluşan atıklardan bahsettiğimde anladım ki bu arkadaşımız hayvanların köylerde kendi doğalarında yaşadıklarını zannediyordu. Hayvan çiftliklerinden, fabrikasyon üretimden bir haberdi! Belki sen de aynı şeyi zannediyorsun. Hayvancılık deyince köylerde evlerinin yanındaki otlaklarda hayvan bakan teyzeler ve amcalar; çayırlarda gezen inekler canlanıyor gözünde.

Ama tabii ki gerçekler bu arkadaşımızın ve belki senin de düşündüğünden biraz daha farklı. Bugün hayvancılığın oldukça küçük bir kısmı doğal yollarla, reklamlarda gördüğümüz “mutlu hayvanlar” yalanına benzer şekillerde yapılıyor. Artık günümüzde hayvancılık faaliyetlerinin neredeyse tamamı endüstriyel şekillerde gerçekleştiriliyor. Bu da fabrikaların kurulması, ulaşım, dağıtım gibi yan kullanımların oluşması anlamına geliyor. Bu fabrikalarda ve yan kullanımlarda fosil yakıtların kullanılması, burada üretilen hayvanların sindirimi ile atmosfere metan gazı salması, hayvanların oluşturduğu gübrelerin ise karbondioksit yayması, hayvansal akıtların sulara karışarak çevre kirliliğine sebep olması gibi faktörler çevreye en çok zararı veren şeylerden bazıları.

Yem üretimi

Bununla birlikte hayvanların beslenmesi için yem üretimindeki kaynak kullanımları da hat safhada. BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün raporlarına göre dünyadaki tarım alanlarının %83’ünden fazlası hayancılık için kullanılıyor. Yani ekim alanlarının tamamında üretilen tarımsal ürünlerin dünyadaki insan nüfusunu doyurmaya yeteceği bilinmesine rağmen bu tarım alanlarının çok büyük bir kısmı hayvancılık amaçlı kullanılıyor. Böylesine devasa bir üretimi desteklemek için alınması gereken ürünlerdeki su tüketiminin de son derece yüksek olduğunu hatırlatmakta fayda var. Durumu biraz daha rakamlara dökmemiz gerekirse: Besi ünitesinde yetiştirilen danalardan elde edilen bir kilogram biftek, 5 kilogram tahıla, 20 bin litre suya, 8 litre benzine eşdeğer enerjiye ve 35 kilogram erozyona uğramış yüzey toprağına mal oluyor.

Bugün yapılan araştırmalar, dünyadaki sera gazı emisyonlarının en az %15’inin hayvancılık kaynaklı olduğunu gösteriyor. Şaka gibi gelecek belki ama bu oran hava ve kara trafiğinin sebep olduğu sera gazı emisyonundan daha fazla! Hatta sanayiciliği bile sollayan bir sektörden bahsediyoruz. Yaptığım kişisel araştırmalardan topladığım bazı verilere dayanarak çarpıcı bir başka şeyden daha bahsedeyim. Yapılan bazı hesaplamalar sonucunda Türkiye nüfusunun günde yaklaşık 55.000 ton atık ürettiği sonucuna varılmış. Bu kabaca bir hesaplamayla yılda 20.075.000 ton atık eder. 2015 yılında yaklaşık 15.000.000 olan büyükbaş hayvan sayısının yıllık ürettiği atık miktarı yaklaşık 160.000.000 imiş. Ülkedeki insan nüfusunun ürettiği atık miktarının neredeyse 8 katından bahsediyoruz ve mevzu bahis olan sadece büyükbaş hayvanlar. Sayıları büyükbaş hayvanların 3 katı olan küçükbaş hayvanlar ve sayıları büyükbaş hayvanların 20 katı kadar olan kanatlı hayvanın ürettiği atıklar başka…

Hayvancılığın çevreye olan etkileri hakkında bazı veriler

hayvancılığın çevreye zararları inek

Hükümetlerarası İklim Paneli’nde açıklanan verilere göre küresel ısınma etkilerini azaltmak için ilk adım et, süt ve süt ürünleri kullanımını azaltmak olarak gösteriliyor ve iklim raporunda hayvancılığın çevreye olan etkilerini azaltmak için insanlara daha az et yemeleri, et tüketimini haftada 1’e düşürmeleri tavsiyesi veriliyordu. Günümüzde sağlık sektöründe de benzer bir devrim yaşandı ve artık birçok sağlıkçı da insanların daha az hayvansal ürün tüketmeleri ya da bitki temelli beslenmeleri halinde daha sağlıklı yaşayacaklarında hem fikir oldu. Tabii bizim bu gelişmelerden pek haberimiz olmuyor. Çünkü bizim memleketimizde dünyadaki birçok alanında uzman sağlıkçının kabul ettiği bu durumun aksini hala ısrarla savunmaya devam eden, her akşam ana haber bültenlerine çıkıp kaşık kaşık tereyağı yiyin, yumurtaya abanın, bardak bardak zeytinyağı için gibi enteresan sağlık önerileri olan bir doktorumuz var.

2018 yılında hayvancılık sektörünün küresel iklim değişikliğine olan etkisi ile ilgili çarpıcı bir rapor yayınlandı. Tarım ve Ticaret Politikaları Enstitüsü IATP ve GRAIN tarafından yayınlanan rapora göre dünyanın en büyük beş et ve süt ürünleri şirketinin toplam yıllık sera gazı emisyonunun Shell ve BP gibi firmalardan bile daha yüksek olduğu belirtiliyordu. Ki bu firmaların birçoğunun emisyonlarını bildirmediği ya da yanıltıcı şekilde bildirdiği de bilinen gerçekler arasında. Buna rağmen petrol firmalarından daha yüksek emisyona sahip olmaları gerçekten düşündürücü değil mi? Hayvancılığın çevreye zararları açısından basit ama etkili bir örnek…

Gelecek vegan!

Veganların “Gelecek vegan!” söylemlerini mutlaka duymuşsundur. Bu ilk bakışta kulağa bir dayatma gibi gelebilir ama aslında bu kısacık cümle çok vurucu bir gerçekten bahsediyor. Gelecek vegan çünkü başka alternatif yok. Bu yüksek kaynak tüketimi neticesinde artık kullanacak kaynak kalmadığında gelecek vegan olmak zorunda kalacak. Küresel ısınmanın giderek hızlanması ve kaynakların tükenmesi gibi sebepler birçok büyük firmayı da zorunlu bir uyanışa geçirdi ve artık fastfood zincirleri dahi birçok büyük firma bitkisel ürünlere ve “temiz et” üretimine yöneldi. KFC, Subway gibi bazı firmalar temiz et konseptiyle ürün satmaya bazı ülkelerde başladılar. Bu “temiz et” olarak bahsi geçen etlerin bir kısmı tamamen bitkisel kaynaklıyken bir kısmı da suni olarak büyük ihtimalle çeşitli katkı maddeleri kullanılarak elde ediliyor. Suni yollarla elde edilen etlerin ne kadar sağlıklı olduğu, içlerinde ne barındırdığı tartışılır. Ama nihayetinde bütün sektörde bitki temelli ürünlere ya da “temiz et” adını verdikleri yapay etlere doğru bir kayma olduğu gerçeğini bilmemizde fayda var.

Hayvansal ürün tüketiminin çevreye hiçbir etkisi olmadığını söyleyenler ne olacak?

Hayvancılık sektörü büyümeye devam ettikçe hayvancılığın çevreye zararları yapılan araştırmalarla bir bir ortaya çıkarılıyor. Artık sektör bitki temelli ürünlere doğru kayarken ilerleyen zamanlarda bu kayma hızlanacak ve bugünün dev şirketleri alternatif yöntemlere yatırım yapmamaları halinde sahneden inmek zorunda kalacaklar. Özellikle devletlerin ilerleyen dönemlerde bu sektör ile ilgili ciddi önlemler alacakları ve iyileştirmeler yapacakları da öngörülüyor. Hal böyle olunca insanların dikkatini et yemenin ve hayvansal ürünler tüketmenin aslında çevreye zararı olmadığına çekmeye çalışanlar da var. Yakın zaman önce hayvansal ürün tüketiminin azaltılmasının çevreye hiçbir yararı olmayacağından bahseden bir araştırma yayınlayan ünlü bir bilim insanının aslında hayvansal ürünler üreten bir şirket tarafından fonlandığı ortaya çıktı. Kime inanacağımıza karar verirken hatrı sayılır bazı bilim insanlarının piyasada aktif role ve büyük paya sahip şirketler tarafından fonlanıyor olabileceğini de unutmamak lazım.


Hayvancılığın çevreye zararları olduğunu anladım ama yumurta ve süt ürünlerinin hayvanlara neden ve nasıl zarar verdiğini bir türlü anlayamıyorum diyorsan “Vejetaryenliği anlıyorum ama veganlığı anlayamıyorum” yazısını inceleyebilirsin.


Kaynaklar:

  • https://matteroftrust.org/what-is-the-impact-of-animal-production-on-the-environment/
  • https://www.eea.europa.eu/themes/climate
  • https://science.sciencemag.org/content/360/6392/987
  • http://www.unep.fr/shared/publications/pdf/dtix1262xpa-priorityproductsandmaterials_report.pdf
  • https://www.nature.com/articles/d41586-019-02409-7
  • https://www.ipcc.ch/report/srccl/
  • http://www.worldwatch.org (Web siteleri bir sebepten dolayı açılmıyor.)
  • https://www.sciencealert.com/sorry-but-giving-up-on-meat-is-not-going-to-save-the-planet
  • https://wfbf.com/food-and-farming/5-things-you-should-know-about-the-beef-checkoff-program/

Güncel paylaşımlardan, seyahatlerden ve etkinliklerden anında haberdar olmak için beni Instagramdan takip etmeyi unutmayın! https://instagram.com/melkeontheroad

İlgini Çekebilir

Yorum Bırak

E-posta adresiniz kimseyle paylaşılmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlidir.

4 Yorum

  • Altay
    4 Haziran 2020, 10:35

    Hayvancılığı bırakırsak olacaklar: 1- Büyük ihtimalle bir diğer etçil hayvanın vahşi saldırısına uğrayacak ve büyük acılar çekerek hayta veda edecektir, 2- Yiyecek ve suya ulaşmada problemler yaşayabilecek ve açlık, susuzluk gibi faktörler sebebiyle büyük acılar çekerek öleceklerdir, 3- Yakalanacakları birçok hastalık ve salgın sonucunda yine acılar içerisinde can verecektir, 4- Kışın soğuk ve yağışlı havaların gazabına uğrayarak telif olacaklardır, 5- Yavrularının çoğu doğal seçilim kurbanı olarak doğduktan sonra hastalıklar veya avlanma sonucunda hayata daha başlayamadan veda edecektir. İnsan hayvancılık faaliyetleri son derece insanidir. Ne doğanın kanununa aykırı ne de etik ilkelere. Ayrıca insan evrimi et, süt, yumurta tüketimine bağlıdır. İnsan vücudunu ve beynini en verimli haliyle kullanmanın yolu dengeli bir şekilde hayvani gıdalar ve bitkileri tüketmekten geçer. Hayvani gıdalardaki birçok organik molekül bitkilerde sentezlenmez. Çevre meselesine gelecek olursak, hayvancılığın çevreye olan zararı tarım faaliyetlerininkinin yanında hiçbir şeydir. Çevre meselesi açılacak olursa aç kalırız. Vegan olmak insanın kendi tercihidir ama insanın kendi inancına bağlı olmayanlara iftiralar atmasına gerek yok. Görüldüğü üzere vegan olmaktaki sebeplerin çok da gerçekçi olmadığını şahsımın bakış açısıyla ifade ettim.

    CEVAPLA
    • Alex Symterish@Altay
      11 Ekim 2020, 14:17

      Altay, full sacmalamissin !!! Yazidan 1 gram bisey de anlamamissin !!! Yaziyi bir daha bastan oku !!! Anlamadin mi yine ? O zaman ilkokula geri dön !!!!!

      CEVAPLA
  • Cihan Tümel
    8 Ekim 2021, 21:54

    Bu saçmalıktan ibaret yazınızdan anlaşılan 2 durum var. 1 aklınızı ve şuurunuzu kaybetmişsiniz, ikincisi ve daha muhtemeli, yeni dünya düzeni peşinde olan küreselcilerin uşağısınız. Hayvancılık bu gezegende göçebe milletler tarafından 4800 senedir yapılıyor ve eskiden, şimdi olduğundan 10 kat daha fazla hayvan yetiştiriliyor, ama ne gariptir ki o zaman küresel ısınma yoktu. Cingiz Kağan’ın askerleri günde yarım koyun istikakı alıyorlardı. Yani eskiden her yer koyun, inek ve keçiydi. Siz küreselcilerin uşakları, on gram zekanızla, bizim aklımıza hakaret mi ediyorsunuz. Sadece bir termik santral günde yüzbinlerce ton CO2 salar, küresel ısınma kasıtlı olarak yapılmaktadır ve bunu yapan kişiler bugün artık komik dahi olmayan iddilarala insanları köleleştirmek için şimdi hayvancılığa yöneldi. Biz hayvan yetiştirmeye devam edersek, köreselci köpeklerin uşağı olmayacak, şehirlerde yaşamaya devam etmek zorunda kalmayacağız, bunu bildikleri için hayvan yetiştiriciliğini yasaklamaya çalışıyorlar. Ama size çarpıcı bir şey söyleyim, biz sadece türkiyede milyonlarca insan bu çabanızın farkındayız ve size kan dökmeden teslim olmayacağız. Ya kazanacağız ya da savaşırken öleceğiz. Bu böyle bilinsin! Korkun çünkü sizin ağa babalarınıza, onlardan daha gaddar ve acımasız davranacağız.

    CEVAPLA
    • Melke@Cihan Tümel
      9 Ekim 2021, 10:05

      Bu yaptığınız yorumu, sadece bu tarz düşüncelerin nasıl beyinlerden çıktığı daha net görünsün diye yayınlıyorum. Söylediklerinize cevap vermeye bile gerek yok ama yine de söylemiş olayım: Vicdanımdan ve aklımdan başka kimsenin uşağı değilim. 🙂 Ben aklım erdiğince bilimsel verileri takip etmeye, elimden geldiğince tüm masumları savunmaya, kimseyle ve hiçbir şeyle savaşmadan ve kan dökmeden yaşamaya gayret etmeye devam edeceğim. Size de içinizdeki hırs, şiddet, öfke, tahammülsüzlük ve nefretle, sanmıyorum ama, mutluluklar.

      CEVAPLA

Yeni Yazılar