Karavanını Kendi Yapan Gezginler | @wandererswithoutborders

Karavanını Kendi Yapan Gezginler  | @wandererswithoutborders

Bir süre önce hayalini kurduğum karavan yaşamı için aldığım aracı ve karavan dönüşümünü T5 Karavan Yapımı serisi ile paylaşmaya başlamıştım. Ben karavanımı bitirdim ama henüz yola çıkamadım. Hali hazırda karavanda yaşayanlardan öneriler almak için karavanda yaşayan Türkler yazıları hazırlamıştım ve bu yazılarda karavanda yaşayanlar deneyimlerini kısaca anlatmıştı. Ama gelen sorular bir iki paragrafla açıklanmayacak kadar fazla olunca karavanda yaşayanlarla uzun uzun röportaj yapmak istedim. Bu röportajların karavan yaşamını merak edenler için çok faydalı olacağına eminim. Bu defa motorlu karavanını kendi yapan arkadaşlarımızdan hikayelerini dinleyeceğiz.

Motokaravanla Amerika Kıtası’ndan Başlayan Yolculuk

Kendileri yaptıkları karavanlarıyla seyahat eden sevgili Gözde ve Alex’in karavanlarını yaparken başlarından geçenleri, deneyimlerini ve tavsiyelerini okumaya hazırsanız başlayalım.

Seni biraz tanıyabilir miyiz? Neler yapıyorsun, hayattan nasıl keyif alıyorsun? Bize biraz hikayenden bahseder misin?

Tabi ki. Ismim Gözde. Trakyalıyım, rakıyı çok severim. Küçükken, okula Harley Davidson’ı ile giden İngilize öğretmeni olmak istiyordum. Lisedeyken İngilizce bölümünü açmadıkları için Fen-Matematik bölümünü seçtim ve sonrasında Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Bu alandaki ilk ve tek işimde 7 yıl çalıştım. O iş sayesinde de San Francisco’ya taşındım. Son taşınmamın ilk haftasında, Alex ile tanıştım. O zamanlarda ikimiz de sırt çantalı seyahat planları yapıyorduk. Sevgili olduktan üç ay sonra karavanımızı almaya karar verdik. Big Guy da bizim karavanımız. Kendisi 20 yaşında, Dodge Ram Van. Dışardan bakıldığında çocuk kaçırmak için kullanılacak araç gibi gözüküyor. Ah bu Amerikan filmleri!

Karavan ile hayatına girenler neler oldu?

İlk defa araba kullanmayı ve suyun altından yüzebilmeyi 29 yaşımda öğrendim, yani bu yıl. Köpeklerden deli gibi korkardım. Ilk defa bir köpeğe üç yıl önce dokundum. Köyde yetişmenin dezavantajı diyorum çünkü defalarca köpekler tarafından kovalandığım için travma yaşamıştım. En son, bir ay arkadaşımın köpeğine bakıcılık yaptım onlar Türkiye’deyken. Hedeflerimden biri 30 yaşıma girerken uzun soluklu bir seyahatin içinde olmaktı. Ve 30. yaş günümde 5 aydır yolda olmuş olacağım bir aksilik olmazsa.Karavanını Kendi Yapan

Başladığın bu seyahat sana neler öğretti? Yani sen bugüne bugün karavanını kendi yapan bir kadınsın. Artık bunu yaptıysam her şeyi yaparım hissiyatın var mı?

Bu seyahat ile birlikte hayatın her anından keyif almayı öğrendik. Mesela gün doğum ve batımlarının bu kadar güzel olduğunu daha önce hiç farketmemiştim. Şimdi, durup dakikalarca gün batımını izliyoruz sıkılmadan. Onun dışında karavandaki her anımızı seviyorum. Özellikle sabahları, arka penceremizden manzarayı izlerken çayımızı yudumlamak, kitap okumak, Alex ile sohbet etmek… Seyahat rotamızda, şehirlerden çok doğa ile iç içe olabileceğimiz yerler var. Uzun yürüyüşlere her fırsatta çıkıyoruz. Onun dışında, Latin Amerika rotamızda yüzlerce güzel dalış noktası var. Cabo San Lucas’tayken PADI sertifikalarımızı aldık ve her fırsatta dalışa gidiyoruz. Tüplü dalış eğitmeni olmak planlarımız arasında. Karavanda yaşarken bir çok farklı şeyi deneme fırsatımız oluyor. Plastiksiz yaşamayı, vejeteryan beslenmeyi (Meksika’da zor olsa da ara ara hala deniyoruz.), şampuansız bir hayatı ve bunun gibi değişik şeyleri hep bu süreçte deniyoruz ve hayatımızın bir parçası haline getirmeye çalışıyoruz. Yapmak isteyip de yapamadıklarımızın acısını çıkarıyoruz açıkçası.

Bize biraz da Alex’ten bahseder misin?

Alex’ten bahsedecek olursam, kendisi Fransız. Türkçe’yi mobil bir uygulama üzerinden  kendi kendine öğrendi. Mart ayında ailem ile tanıştığında onlara karavanı yapış sürecimizi Türkçe anlattı, oldukça etkileyiciydi. Google’da yazılım mühendisi olarak çalışıyordu. İşinden Google’ın Türkiye ofisinden istifa etti. Oradaki herkes ona deli gözüyle bakıyordu o gün. Rom ile ilgili her şeyi ona sorabilirsiniz. Bir Daiqiuri (rom, muz, lime ve buz) yapıyor, dillere destan. Korsan temalı bar ve tekne hayalleri arasında. Onun dışında, küresel ısınma temalı bir kurgu kitap üzerinde çalışıyor. Umuyorum ki seyahatin sonunda bitmiş ve yayınlanmış olacak.

Siz bir motorhome (panelvan, motokaravan vb.) yani giden bir ev ile seyahat ediyorsunuz. Ve bu aracı kendiniz yaptınız. İşçilik gerektiren işlemler için ne yaptınız? Aracı ne kadar zamanda  tamamladınız? Bize biraz bu süreci anlatır mısın?

Bu süreç ile birlikte bir çok yeni beceri ve gelecek hayali edindik diyebiliriz. Okuyup, araştırıp, deneyince her şey mümkün. Şimdi mesela ilerde kendi tiny houseumuzu (küçük evimizi) inşa etmeyi planlıyoruz. Biz her şeyi kendimiz yapıp tüm süreçlere hakim olmayı istedik ve aynı zamanda aracın dönüşüm maliyetini minimum tutup, kalan para ile seyahatimizi daha uzun finanse etmeyi seçtik. Mükemmel olmadı tabi her şey. Ancak birçok şey öğrendik ve çok keyif aldık bu süreçten. Ayrıca karavanda bir sorun çıktığında kolayca çözebiliyoruz. Tekrardan yapacak olsak, yine kendimiz yaparız.

Karavanı yaptığımız zamanda ikimizde tam zamanlı olarak çalıştığımız için sadece hafta sonları karavan için vakit ayırabildik. Toplamda 8 hafta sonu, günde ortalama 4-5 saat çalışarak tamamladık karavanı.

Karavanını Kendi Yapan

Peki karavanı yapma süreciniz zor olmadı mı?

Zorlukları elbette vardı. Usta ile çalışırken hangi malzemelere ihtiyacın olacak, neler kullanacaksın gibi şeyleri düşünmüyorsun pek. Usta sana listeyi hazır veriyor ve dönüşüm için gerekli tüm malzemeler atölyede mevcut oluyor. Ama kendi başına yapacaksan elinde doğru malzemelerin olduğuna emin olmalısın. Biz sıfırdan başladık ama şanslıydık biraz. Bu konu ile hobi olarak ilgilenen bir arkadaşımıza projemizden bahsettiğimizde ihtiyacımız olabilecek neredeyse tüm malzemeleri (matkap, elektrikli tahta kesici, metal kesici, bileyici vs.) bize ödünç verdi. O olmasaydı işimiz oldukça zordu. Ya malzemeleri alacaktık ya da faiş fiyatlarla mağazalardan kiralayacaktık.

İkinci kısım ise, ne kadar okusak da illa ki gerekli malzemelerde bir şeyler unutuyor, yanlış alıyorduk ya da düşündüğümüz gibi çıkmadığı için değiştirmek zorunda kalıyorduk. Bazen günde iki üç kere malzeme satan yerlere ziyaret yaptığımız oldu. Tabi bizim çalışmamızın ilk ayında ikimizinde ehliyeti yoktu. O yüzden malzemeleri eve taşırken Uber kullanıyorduk ve çoğu zaman bizi elimizdeki koca tahtalarla eve götürecek Uberi bulmak zor oluyordu. San Francisco’da yaşadığımız evin garajı yoktu. O yüzden tüm çalışmamızı yolda yapmak zorunda kaldık. Haftada iki gün cadde temizliğinden dolayı arabanın yerini değiştirmek zorunda kalıyorduk. Sanırım en çok bu kısım bizi zorladı çünkü kendi evimizin önünde park yeri bulmakta epey zorlanıyorduk. Saatlerce camın önünde, yer boşalır diye beklediğimiz çok oldu.

Karavan dönüşümü için sırasıyla izlediğimiz adımlar:

  • Karavan İç Tasarımı: En çok zaman harcadığımız kısım bu oldu. Arabamız küçük olduğu için en efektif sekilde kullanabileceğimiz bir tasarımı bulup, içimize sindirene kadar saatlerce karavan içinde oturup, hayal ettik. Kartondan mobilyalar yapıp görsel olarak gördük.  
  • Ön hazırlık: Tasarımını yaptıktan sonra, karavan içinde nelere ihtiyacımız olacağını biliyorduk artık. O yüzden o parçalarla ilgili blog ve YouTube videolarını izledik, notlar aldık. Bi ara tüm Youtube önerilerimiz karavan yapımı ile ilgiliydi. Bu kısımda izolasyondan, güneş paneline, tahta döşemeye kadar ihtiyacımız olacak malzemelere karar verdik ve listesini yaptık. 
  • Action zamanı:

    • Pas kontrol ve temizlik: Aracın her yanını kontrol ettik ve pas olan kısımları temizleyip boyadık. 
    • Izolasyon ve lamine döşeme: Önce tüm araçta izolasyonu ve döşemeleri oturtacağımız/sabitleyeceğimiz çatıyı oluşturduk. Yerin izolasyonunu ve lamine döşemeleri bitirdiğimizde bu işin üstesinden kalkabileceğimize inandık. Ustalar için küçük, bizim içinse kocaman bir başarıydı bu.
    • Havalandırma: Bizim en ürktüğümüz adımlardan biriydi. Havalandırma fanını takabilmek için tavana delik açmamız gerekiyordu. Bu deliği açarken oldukça milimetrik olmak, arabanın güç dengesini bozmamak lazımdı. Onun yanında metal kesen araç oldukça ürkütücü (Alevler saçıyor). İlk başta epey korktuk. Bu arada en hafif olarak aracın tepesine çıkma ve kesim işi bana düştü. Hala bad-ass hissediyorum kendimi.
    • Güneş paneli kurulumu ve elektrik sistemi: En dikkatli olunması gereken kısım. Hem malzemeler maliyetli hem de sistemdeki en ufak hata, dönüşü olmayan zarara sebep verebilir. Üniversiteden bildiğimiz fizik bilgisi ve internetten okuduğumuz devre tasarımları ile elektrik sistemini kurduk. Hem ışığımız, hem de kettle, blender, bilgisayar gibi aletler için kullanacağımız 110 V elektriğimiz mevcut. Bu arada geçtiğimiz yollar aşırı engebeli olduğu icin elektrik sisteminde sık sık sorun yaşıyoruz. Sigortalar patlayıp, kablolar yerinden çıkıyor. Ancak sistemi kendimiz yaptığımız için, çok hızlı bir şekilde problemleri çözebiliyoruz.
    • Duvarlar ve Tavan: Elektrik sistemini kurduktan sonra duvar ve tavan döşemelerini yaptık ki sistem tahtaların altında kalsın ve kablolar görüntü kirliliği yaratmasın.
    • Mobilyalar: Mutfak ve yatak dahil olmak üzere tüm mobilyaları kendimiz yaptık. Bu arada mobilyalar için kullandığımız tahtaları bedavaya getirdik. Amerika’da Craiglist diye bir site var ve insanlar satacakları şeyler ya da sokağa bırakacakları eşyaların ilanını oradan bırakıyorlar. Bizde mobilya kısmından bedava olanları bulduk ve sokaktan topladık. Bir ara evimizin içi kitaplık ve birbirinden farklı mobilya parçaları ile doluydu. Daha sonra bu parçaları temizleyip, kendimize uygun mobilyalar yaptık. Mesela şu an kullandığımız mutfağımız, bir kitaplığın alt parçası. Içine üç bölmeli çekmece yaptık, güzelce kullanıyoruz. Tabi bu eşyaları hazır da alabilirdik ama her şeyin boyutu bize özel olduğu için epey zordu bulmamız. Bir de bedavaya getirmek varken niye para verelim?

Karavanını Kendi Yapan

Tüm bu dönüşüm sürecini ne kadara mal ettiğiniz sorsam net bir sayı verebilir misin?

Karavanın dönüşümü için her şey dahil 2.400 Amerikan Doları harcadık. (O zamanlar dolar 3.2 civarındaydı). Bu paranın üçte ikisi güneş paneli ve elektrik sistemine gitti.

Karavanın ruhsat işlemleri için bir şey yapmanız gerekti mi?

Türkiye’de bir sürü ek masraf varmış, ben de yeni karavan dönüştürenlerin hikayesini izleyerek öğreniyorum. Biz aracı alıp, satış vergisini ve yıllık kaydını ödeyip normal araç olarak kaydettik ve bir saatte araç ile ilgili evraksal tüm işlerimizi halletmiş olduk. Sen zaten bu süreçlerin Türkiye’de nasıl işlediği ile ilgili detaylı bilgileri blogunda paylaşıyorsun.

Çok klişe olacak belki ama neden karavan?

İyi ki karavan diye başlayayım o zaman ben. Karavan bizim için bir seyahat aracından çok yeni bir yaşam tarzı deneyimi. Sade ve minimal bir yaşamı tecrübe ederken, mutluluğun sahip olduğumuz nesnelerden bağımsız olduğunu gün be gün daha iyi anlıyoruz. Sonuçta 6m2 alanda sahip olabileceğin şeyler kısıtlı. O yüzden işe yarar eşyaları seçme konusunda uzmanlaştık diyebiliriz. ‘An’ın tadını çıkarırken, ufak şeylerle mutlu olmayı öğreniyor, eskiden bizi hapseden stresi hayatımızdan yavaş yavaş çıkarıyoruz. Bir nevi, kendimizi iyileştiriyoruz.

Karavan ile seyahatin bizi en çok cezbeden kısımlarından biri evimizi her daim yanımızda taşıyor olmamız. Dışarıda geçirilen uzun ve yorucu bir günün ardından, kendi yatağımıza dönüp rahatça uzanmak işleri oldukça kolaylaştırıyor. Kalabalık, popüler yerler dışında, doğa ile iç içe olabildiğimiz sakin, yeni yerleri kolaylıkla keşfedebiliyoruz. Dört tekerlekli yaşam büyük bir özgürlük sunuyor ve biz bunu sonuna kadar kullanıyoruz. Diyelim ki bir yere gittik ve orayı çok beğendik, istediğimiz kadar kalabiliyoruz. Ya da sevmedik mi, hemen geçiyoruz direksiyon başına başka yere taşıyoruz evimizi. Ve her seferinde küçük evimizin kocaman bahçesi olacağını biliyoruz.

Karavanını Kendi Yapan

Tabii her şey Instagram’da gördüğümüz kadar masalsı değil.

Her şeyin yolunda gittiği, pencerenizden her gün güzel manzaralara uyanacağınız bir hayat bekliyorsanız, hayal kırıklığı yaşamanız çok muhtemel. O yüzden gerçekçi olmakta fayda var. Her hareket ettiğinizde, o akşam kalabileceğiniz güvenli bir yer bulmanız gerekiyor. Yeri geldiğinde bir otoparkta ya da trafiği bitmeyen bir sokakta uyuduğumuz, gecenin bir yarısı polis tarafından uyandırılıp karavanımızın arandığı, pijamalarımızla direksiyon basına geçip, uykulu gözlerle başka yere sürdüğümüz zamanlar da oluyor. Tuvalet, banyo konusu ise apayrı. Hijyen standartlarımız zamanla epey düştü diyebiliriz. Ayraca bu kadar küçük bir alanı iki kişinin paylaşıyor olmasının yarattığı bazı zorluklar da yok değil. Mesela kendine ait özel bir alan ve zaman oluşturmak aşırı marifet gerektiriyor.

Ancak tüm bunların karşılığında, her köşeyi döndüğümüzde karşımıza ne çıkacağının bilinmezliğinin heyecanını yaşıyoruz ve tanıştığımız her yeni insan, gördüğümüz her yeni yer ile daha bir zenginleşiyoruz. Evimizi her daim yanımızda taşıdığımız için de, uzun süreli gezginlerin dönem dönem yaşadığı ev özlemi, bir yere ait olamama hissiyatlarını bir nebze daha az yaşadığımızı düşünüyoruz.

Ne kadar zamandır karavanla seyahat ediyorsunuz?

8 Ağustos 2018’den beri tam zamanlı olarak yollardayız. Ancak karavanı bir yıl önce aldık. İlk planımız Mart gibi yola çıkmaktı. Ancak ben Green Card ile ilgili bazı sorunlar yaşadığım için seyahati Ağustos’a ertelemek durumunda kaldık. Burada 3 ay sırt çantalı olarak Avrupa turu yaptık. Bu sürede en çok hazır bir halde arkadaşın garajında bıraktığımız karavanımızı özledik.

Peki çalışıyor musunuz? Yani herkesin kafasındaki o soruyu açıkça sormam gerekirse; para kazanıyor musunuz?

Şimdilik çalışmıyoruz. Seyahate çıkmaya karar verdiğimizde, bir – bir buçuk yıllık bir süre için ne kadar paraya ihtiyacımız olabileceğini hesapladık. Kendimizi garantiye almak adına, o parayı seyahat için kenara koyduk. Sadece birikmiş para ile gezmek istersek, bu seyahat paralar suyunu çektiğinde bitmek zorunda kalacak. O yüzden bu aralar kendimize gelir getirebilecek bazı işlere bakmaya başladık. İkimiz de bilgisayar mühendisiyiz. Freelance işlere bakıyoruz. Eğer ki uzaktan çalışarak düzenli gelir sağlayabileceğimiz işler bulursak amacımız 9-5 hayatına geri dönmemek. Onun dışında gezerken para kazanmanın yolları bir hayli çok. Mesela önümüzdeki ay, sahil kenarında olacağız. Karavanda kokteyl hazırlayıp satmayı planlıyoruz. Senin blogunda da güzel fikirler var yolda para kazanmak için. Ek Gelir Elde Etmenize Yardım Edecek Yöntemler ve Seyahat Ederken Yapılabilecek İşler yazılarını faydalı bulmuştum.

Karavanını Kendi Yapan

Devamlı küçük bir alanın içinde olmak sıkıcı olmuyor mu? Ne bileyim yalnız kalmak istediğinizde veya kavga ettiğinizde mesela nasıl oluyor?

Çoğu zamanı karavanın dışıda geçirdiğimiz için bir evden çok daha fazlasına sahibiz. Sonuçta neredeyse her gün bahçemiz ve manzaramı değişiyor. Kimi zaman bir dağın tepesinde, kimi zaman da bir okyanus ya da göl kenarında oluyoruz. Bazen de bir araba parkının ortasında ya da trafiği bitmeyen bir sokakta. Hava elverdiği sürece (ki bizim seyahatimizde neredeyse hep yaz, şimdilik), sandalyelerimizi ve masamızı dışarı kuruyoruz ve orada vakit geçiriyoruz. Şehirlerin içindeyken de çoğu zamanı dışarda turistik gezerken ya da kahvecilerde geçiriyoruz. Hava soğuk ve yağmurlu olduğunda da penceden dışarıyı izlerken zamanı nasıl geçtiğini anlamıyoruz.

Tabi ki bazen bunaltıcı olabiliyor iki koca insanın 6m2 alana tıkışıp kalması. Alex ile uyku zamanımız arasında en az iki saat var. Ben sabahın köründe uyanmayı ve erken uyumayı seviyorum. Alex ise gece kuşu. Böylece yan yana olsak bile kendimize ait sessiz zamana her gün sahibiz. Onun dışında, küçük alanda olunca hiç olmayacak şeyler bazen göze batıyor ve sebepsiz yere tartışma çıkıyor. Bunun içinde formül geliştirdik. Gerilip tartışacağımızı anladığımız zaman birimiz karavanı terkedip, dışarda vakit geçiriyor. Yalnız vakit geçirmeyi sevdiğimiz için de bu sorun olmuyor. Bazen bu gerilmeler, bir antik kenti gezerken de çıkabiliyor. O zaman da aynı yerde ayrı ayrı dolanıyoruz ve böylece kendimizle vakit geçirmiş oluyoruz. Her ilişkinin formülü tabi ki farklıdır.

Gün içinde birimiz bir şeyi yapmak istemiyorsa diğeri kısıtlanmıyor. Herkes kendi istediğini yapıyor. Mesele şehirlerdeyken, ben eğer yazı yazacaksam, genelde kahve dükkanlarını tercih ediyorum ve bazen tüm günü orada geçirdiğim oluyor. Alex ise genelde karavanda kalıyor ve orada yazıyor. Biz kendimiz ve birbirimizi çok daha iyi tanımış olduk açıkçası.

Bize kısaca bir gününüzü anlatır mısın?

Sabah uyandığımızda ilk yaptığımız çay demlemek ve yatakta kitap okumak. Ister sabit olalım bir yerde, istersek o gün yola koyulacak olalım bu değişmeyen bir rutin. Sonra gün batımlarını izlemek de günümüzün olmazsa olmazı. Onun dışında, eğer o gün hareket edeceksek, maksimum 3-4 saat süreceğimiz mesafeler seçiyoruz. Kahvaltı ile öğle yemeğini genelde birleştiriyoruz. Yemekler için günlük alışveriş yapıyoruz. Mahalle arası tezgahlardan taze meyve ve sebzeyi koklayarak seçmek benim işim. Eğer yeni bir yerdeysek, gün içinde kesif turları yapıyoruz. Alex ben uyurken gece, ben ise sabah erken saatte o uyurken kendimize ait şeyleri yapıyoruz. O kitap yazıyor ben de İspanyolca çalışıyorum. Onun dışındaki zamanımızda da farklı şeylerle ilgili okuyoruz, tartışıyoruz. Film ya da dizi izliyoruz akşamları ve tam mayışmadan önce de meditasyon yapıyoruz.

Karavanını Kendi Yapan

Karavan yaşamında en çok merak edilen iki soruyu soruyorum şimdi. Çamaşırlarınızı nasıl yıkıyorsunuz ve tuvalet&duş işini nasıl hallediyorsunuz?

Bizim de seyahate çıkmadan önce en merak ettigimiz konulardı bunlar. Karavana tuvalet ve duş yapmayı hiç düşünmedik ve dört ayın sonunda hala aynı kanıdayız. Şimdilik gezdiğimiz yerler genelde yaz. Yanımızda 20 litrelik güneş ısıtmalı duş torbası var. Şehir dışında olduğumuz zamanlarda, bu torbayı dolduruyoruz ve güneşin altında bir saatte ılık hale geliyor. Eğer şehir içindeysek ya da hava soğuksa hostel ya da otellere duş için bakıyoruz. Birçoğu, orada kalmasanız dahi cüzi bir miktar karşılığında banyoyu kullanmanıza izin veriyor. Bir de şöyle bir gerçek var, artık eskisi kadar banyo yapmıyoruz. O yüzden de çok büyük bir problem olmuyor 3-4 gün banyosuz kalmak.

Tuvalet işine gelince, o konuda da standartlarımız epey düştü. Şehir içinde konaklıyorsak, olabildiğince bir kafeye yakın park etmeye çalışıyoruz. Böylece gece yatmadan ve sabah uyandığımızda rahatlıkla tuvalet ihtiyacımızı gideriyoruz. Eğer ki doğal bir ortamdaysak da, sizin kampta yaptığınız gibi, bir ağaç arkası… Yoldaysak da benzin istasyonlarında duruyoruz.

Çamaşır için ise günlerimiz var. Zaten San Francisco’dan alışıktık bu duruma (Çamaşır makineli bir evde yaşamak için oldukça şanslı olmanız gerekiyor.) Aynı Amerika’daki gibi Meksika’da da her yerde (köyler de dahil!) çamaşırhaneler var. Eşyalarımızı veriyoruz ve dört-beş  saat sonra yıkanmış, katlanmış ve paketlenmiş olarak alıyoruz. Bu işlem için de yaklaşık 4-5 dolar ödüyoruz. Karavana giysilerimizi alırken, iki hafta hiç çamaşır yıkamayacak şekilde idare edebileceğimiz  kadar giysi aldık. Yani ayda iki kere, çamaşırhaneleri ziyaret ediyoruz. Bu tarz işler Türkiye’de nasıl işliyor benim pek bilgim yok ama dünyanın geri kalanında çamaşırhaneler her yerde ucuz ve kolay erişilebilir. Hadi Melike, bir an önce koyulun yola da Türkiye ile ilgili geniş bilgiye sahip olalım!

Güvenlik konusunda herhangi bir endişeniz oluyor mu? Ya da aldığınız önlemler var mı? Şimdiye kadar bu konuda herhangi bir olumsuz olay yaşadınız mı?

Güvenlik için aldığımız en büyük önlem açıkcası araç seçimimiz. BigGuy, çok sıradan bir araç. Yolda aynından onlarca görüyoruz gün içinde ve bir çoğu tadilat ve taşımacılık için kullanılıyor. Dışardan eski göründüğü için de çok ilgi çekmiyor. Ve insanların içinde birinin yaşadığını anlaması için çok dikkatli bakmaları gerekiyor. Aracı her bıraktığımızda geri dönerken hala acaba biri camı kırıp içeri girdi mi diye korkuyor, her seferinde arka camlar saglam, sağ tarafta iyi, sol tarafa bakalım deyip bir oh çekiyoruz. Aracı bıraktığımızda, arka camlara beyaz karton panellerimizi takıyoruz, böylece arka camlar boyalı gibi oluyor. On kısımda da perdeleri kapıyoruz. Gözüken kısımda hiçbir sekilde eşya bırakmıyoruz. Park etme kısmında da duyularımız zamanla iyice gelişti. Etrafı güzelce analiz edip, içimize sinen yerlere park ediyoruz gün içinde.

Gece kalacağımız yerleri de iOverlander denen uygulama üzerinden buluyoruz. Sanırım Google Maps ile birlikte en çok kullandığımız uygulama. Bizim gibi seyahat edenler gece park ettikleri yerlerini işaretleyip yorumlarını yazıyorlar. Şimdiye kadar hiç şaşırtmadı, her seferinde çok güzel yerlerde kaldık hiçbir sorun yaşamadan (Uygulamada, burda geçen gün aracımız soyuldu ya da garip bir adam etrafta dolaşıyordu, burada konaklamayın gibi bilgiler de mevcut.)

Polis uyandırıp uyuşturucu ve silah araması yaptı!

Genel olarak çok sıkıntılı bir durum yaşamadık (4 aydır Meksika’dayız) Ama gecenin bir yarısında polis tarafından uyandırılıp aracımızın uyuşturucu ve silah için arandığı oldu. İlk başlarda çok korkuyordum ama şimdi buyrun kolay gelsin deyip polise yer veriyoruz. Zaten iki üstün körü baktıktan sonra bizi yalnız bırakıyorlar. Geçen gün, ilk defa iOverlander’da olmayan bir yerde kaldık, dağın ortasında bir yer. Gideceğimiz yere daha 2-3 saat vardı ama biz yorulmuştuk, o yüzden sakin bi alan bulup park ettik. Sabah polisin cama vurmasıyla uyandık. Kimliklerimizi kontrol ettikten sonra, dün bizim kaldığımız yer civarında bir polisin katledildiğini ve şüphelileri hala bulamadıklarını öğrendik. Biraz tedirgin olup, ayrıldık oradan. Bunun dışında da hiç bir sorun yaşamadık.

Genel olarak da, gece araç kullanmamaya ve hava kararmadan önce kalacak yere ulaşmaya çalışıyoruz. Son zamanlarda bu kuralları epey çiğniyoruz ama…

Karavanını Kendi Yapan

Karavanını kendi yapan biri olarak karavanla seyahat etmek isteyenler için avantajlarını ve dezavantajlarını sorsam neler söylersin?

Dezavantajı var mı bilmiyorum. Tek düşünebildiğimiz, yolda pek fazla gezginle tanışamamamız sanırım. Çünkü sırt çantalı olarak seyahat ediyorsanız, sizin gibi gezginlerin kaldığı hostellerde kalıyorsunuz ve bir sürü insanla tanışma fırsatınız, belki seyahatinizin bir kısmını paylaşma imkanınız oluyor. Ancak karavanla gezerken genelde insansız bölgelere gittiğimizden hep kendi başımızayız. Meksika’daki ilk haftamızda yanımızdan bizimkine benzeyen bir araç geçmişti. Arkada perdeleri görünce bir karavan dedik ve camda instagram hesaplarını gördük. Hemen mesaj attık ve o gün bugündür konuşuyoruz ama hiç görüşme fırsatımız olmadı. Onlar sadece bir aylık deneme turundaymış, ABD’ye geri döndüler.

Avantajlara gelecek olursak, evinizi yanınızda taşıyorsunuz daha ne olsun? İhtiyacınız olabilecek her şey her zaman yanınızda. Her gün nerede kalacağım, kiminle odayı paylaşacağım, yatak rahat mı diye endişenizeleriniz yok.(Park edecek yer bulmak dışında). Her gün aynı yatakta uyumak çok büyük bir konfor. Karavan ile şehirden, kalabalıktan uzak az keşfedilmiş yerlere rahatlıkla ulaşabiliyorsunuz. Istediğiniz saatte istediğiniz aktiviteyi yapabiliyorsunuz. Araçsızken toplu taşımaya ya da otostopa güvenmeniz lazım ki bu oldukça kısıtlayıcı bizim için. Sonra bizim en çok sevdiğimiz yorgun bir günün ardından hemen yatağa atlamak. Mesela volkan tırmanışı yaptık. Döndüğümüzde bir çok insan toplu taşımaya gidip hosteline gitmek zorundaydı, yorgun bitap. Biz ise hemen karavanımıza atlayıp güzel bir uyku çekiyoruz. Dışarıda olabildiğince az yiyoruz. Çoğu zaman karavanda yemek yapıp hem sağlıklı seyler yiyor hem de yemek maliyetimizi düşürüyoruz. 

Son olarak, seyahatlerinizi ve deneyimlerinizi paylaştığınız bir mecra var mıdır? Size nasıl ulaşabiliriz?

Şimdilik her şey Wandererswithoutborders Instagram hesabımızda. Onun dışında tembelliği bırakıp vakit ayırırsak biz de blog ve YouTube işine girişmek, daha detaylı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyoruz.

İlgini Çekebilir

Yorum Bırak

E-posta adresiniz kimseyle paylaşılmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlidir.

Yeni Yazılar