Hikayenin devamını getir oyununa hoşgeldiniz! Karantina günlerini olabilecek en keyifli şekilde geçirmek için sizinle bir hikaye oyunu oynamak istedim. Oyun çok basit: Aşağıda yazdığım kısa hikayenin devamını en yaratıcı şekilde getiren bir kişi D&R’dan 50 TL değerinde hediye çeki kazanacak. Oyunumuz hikayenin yayınlanmasından itibaren beş gün sürecek. Ve bu oyun bittiğinde bir başka hikayeyle yenisi başlayacak. Ben de her hikaye oyunu tamamlandığında kendi yazdığım sonu yayınlayacağım.
Hikaye için yazdığınız alternatif devamları yazının sonundaki yorumlar kısmından bana gönderebilir; dilediğiniz kadar alternatif üretebilirsiniz. Hiçbir şeyi takip etme, abone olma, üye olma gibi bir zorunluluğunuz yok. Yapmanız gereken tek şey hikayenin devamını getirmek. Yorumunuzun sonuna Instagram kullanıcı adınızı eklemeyi unutmayın çünkü hangi hikayeyi seçtiğimi Instagram’da duyuracağım. (Instagram kullanıcı adınız olursa sizi de duyuruda etiketleyebilirim ve böylece hızlıca iletişime geçmiş oluruz.) Hikayeler için bir sınır yok ama okuma kolaylığı açısından 3-4 paragrafı geçirmemenizi rica ediyorum. Şimdiden herkese iyi eğlenceler, ilhamınız bol olsun!
Mevsim Normalleri
Havanın güzel olduğu zamanları seviyorum. Güzel havalar insanı gerçekten yaşamaya değer bir hayatı olduğuna ikna ediyor. Bu aylarda güneşin kendini göstermesi buralarda pek alışıldık şey değildir. Genelde gökyüzünü griye boyayan bulutlar insanlara garezleri varmışçasına hafif fakat devamlı tanecikler halinde yağmur bırakır. O yüzden herkes mutsuzdur. Öyle ki, bu mevsimde kasabayı ziyaret edecek olursanız bütün kasaba halkının dünyanın en mutsuzu seçilmek için birbirleriyle yarıştığını düşünürsünüz.
Bugün havanın güneşli olmasını fırsat bilerek kendime güzel bir bitki çayı hazırladım ve dün geceki yağmurda sırılsıklam olmuş arka verandaya çıktım. Bu verandayı çok seviyorum çünkü kasabanın etrafını saran dağların zirveleri en net buradan görünüyor. Şu yağmurlar olmasa burada saatlerce oturup etrafı izleyebilirim. Aslında bu kasabaya taşınırken hayal ettiğim şey tam olarak buydu. Bu hayalimi her zaman gerçekleştiremeyeceğimi yağmur mevsimlerinin uzun sürdüğünü fark ettiğimde anladım. Yine de burada kalmaya devam ediyorum çünkü daha önce yaşadığım yerde parka gitmek bile büyük bir meseleydi. Buradaysa etrafımı saran yemyeşil tepeleri odamın camından bile görebiliyorum.
Çayımı yudumlayıp bahçemdeki ağaçlarda uçuşan kuşları izlerken verandada yer yer biriken yağmur sularının hafif kırmızıya çaldığını fark ettim fakat göz yanılması olduğunu düşünerek o kadar da dikkat etmedim. Çayımı tazelemek için içeriye giderken verandanın ıslak olmayan yerlerinde kedi patilerinin bıraktığı kırmızı izleri gördüm. Belli ki bir kedi kırmızı ayaklarıyla buralarda dolaşmıştı. Az önce su birikintilerinde gördüğüm rengin sebebi de buydu. Fakat bir kedinin ayaklarının bu ıslak zeminde bu kadar kırmızı kalabilmesi mümkün değildi. Bu kırmızı renk nereden geliyordu?
Çay bardağımı masaya bırakıp etrafa göz atmak için bahçeye indim. Görünürde kırmızı bir şey yoktu ama kedinin pati izleri taş yol boyunca ilerlemeye devam ediyor, bir noktada yan bahçe tarafına doğru uzanıp ardından kesiliyordu. O sırada bahçe çitlerinin arasından yan komşumun bahçesine ilişti gözüm. Bahçede açılmış kocaman bir çukur vardı. Çukur neredeyse bir arabanın sığabileceği büyüklükteydi.
Buraya birkaç ay önce taşınmıştım ama yan komşumla tanışma fırsatım olmamıştı. Kasabadakiler onun bir sanatçı olduğunu söylüyorlardı. Sanatın hangi dalıyla uğraştığı konusu ise tam bir muammaydı. Ben bahçedeki çukurda ne olduğunu anlamaya çalışırken yan komşum elinde bir kürekle evinin arka kapısında beliriverdi. Üzerine giydiği beyaz önlüğün üstü kırmızı bir renkle kaplıydı. Etrafı kolaçan edip tam çukura yöneliyordu ki beni fark ederek hızlıca evine geri girdi. Bense olduğum yerde donup kalmıştım. Hikayenin devamını getir…
Hikayeye benim yazdığım devama ve kazananların kimler olduğuna buradan ulaşabilirsiniz.
56 Yorum
Burak Güler
25 Mart 2020, 21:06Bir süre komşumun evinden çıkmasını bekledim ama dışarıya adım atan birisi olmadı. Bir suç işlemiş de sanki suş üstü yakalanmış edasıyla içeri kaçmıştı. Bense arka bahçedeki büyük çukurun ne için kazıldığını iyice merak etmişken arka bahçeye doğru yürümeye başladım. Yağmur çoktan başlamış ve yoğunluğunu arttırmıştı. Nihayet çukurun içinde ne olduğunu görebilecek kadar yakına gelmiştim. Şaşkındım çünkü çukurun içerisinde çok güzel resim tabloları, yarım kalmış resimler, şövaleler, boyalar, fırçalar ve boya paleti vardı. Aklımdan bir anda bir çok şey geçmeye başladı ve kedinin ayağına bulaşmış kırmızı boyanın buradan bulaştığını anlamıştım. Acaba eşiyle mi kavga etmişti yani eşi resim yapmasına izin vermemiş de o yüzden mi bunları gömmek istemişti bu çukura yoksa güzel resim yapamadığını mı düşünüyordu ya da sıkılmış mıydı acaba diye düşünmeye başlamıştım. Çok fazla ıslanmıştım ve sorularıma yanıt bulamadan hızlı adımlarla ev yolunu tuttum. Üstümü değiştirdikten sonra sobaya biraz odun atıp üzerinde çayımı demledim. Kedinin ayakları yağmurda temizlenmiş ve sobanın yanına büzülüp uyumuştu. Etrafı mis gibi bir toprak kokusu sarmıştı ama aklımda cevap bulamayan sorular bu ortamın tadına varmamı engelliyordu. Çayımı sobanın başında içtikten sonra uyumaya karar verdim ve içimden yarın komşumla karşılaşıp aramızdaki bu tuhaf karşılaşmanın ve çukurdaki bu malzemelerin orada ne işi olduğunu açıklığa kavuşturulmasını diledim. Güneşli bir güne horozların ve köpek dostlarımızın sesiyle uyandım ve bir anda bu dostlarımıza bu kasabada hiç kimsenin zarar veremeyeceğini düşünüp içime huzur doldu. Kasabamızın küçük marketine gitmek için giyinip çıktım evden. Karnım acıkmıştı ve o çıtır ekmekleri böyle güzel bir doğada çayımın eşliğiyle yiyeceğimi düşünüp iyice karnımı acıktırmış oldum. Markete tam girecekken o sırada komşumun da marketten çıktığını gördüm ve bana selam verip devam etti. Hızlıca ekmeğimi alıp komşumu yakalamak için parayı aceleyle masaya bırakıp çıktım. Yakalamıştım onu ve bir adım daha atarak yanında bittim.
CEVAPLA-Günaydın sizce de güzel bir gün değil mi ? diye sordum.
-Evet bugün çok güzel bir gün benim için huzur dolu hissediyorum ve içimden şu güzel doğaya tapıyorum. Dedi ve ben konuşmaya devam ettim. -Dün tuhaf bir karşılaşma oldu konuşamadık. -Evet kusura bakmayın dün kendimi hiç iyi hissetmiyordum halletmem gereken bir kaç işim vardı ve kendimde değildim tekrar kusura bakmayın.
-Hiç önemli değil açıkçası ben de biraz şaşırdım şey yani arka bahçede çukurdaki resim malzemelerini gördüm, aslında oraya kadar gelmemin sebebi kedinin patisindeki boya izlerinin nerden kaynaklandığını anlamaktı, yanlışlıkla bir hata yapmamışımdır umarım. -Yo hayır endişelenmeyin beni uzun zamandır boğan şu resim malzemelerinden kurtulmak istedim sadece ve bugünümün güzel olmasını bu yaptığıma borçluyum. -Özel değilse neden böyle bir şey yaptınız sorabilir miyim ?
-Tabii benim de biraz dertleşmeye ihtiyacım vardı iyi olur, o zaman şu ekmekleri soğutmayalım da senin bahçede bir çayını içelim. -Tabii çok güzel olur buyrun gidelim. Evin bahçesindeki masaya kahvaltıyı hazırladım ve çaylarımızı doldurdum ardından komşum anlatmaya başladı. -Biliyorsunuzdur belki uzun zamandır doğa resimleri yapıyorum ve belli galerilerde bu resimlerim sergileniyor ve bundan gelen parayla geçimimi buralarda sağlıyorum ama resim yaparken kendimi kaybediyorum, haftalarca evden çıkamıyorum, üstüme geliyor bütün tablolar. Evet resim yapmayı seviyorum ama dışarıdaki şu muhteşem doğayı şu tek ömrümden mahrum bırakıyorum ya işte içim ona el vermiyor artık. Hayatı ıskalıyormuşum gibi hissetmeye başladım evde resim yaparken. Oysa şu doğanın ruhuna bütün benliğimle cevap verdiğim zaman sanki ben boş bir sayfa oluyorum ve doğa da karşıma fırçasıyla boyasıyla şövalenin başına geçmiş kendisini içime işleyen bir sanatçı oluyor. Senin anlayacağın dostum ben resim yaparken ruhumun elini kolunu bağlıyormuşum gibi hissetmeye başladım ve o yüzden uzun bir süre onları toprağa gömüyorum ve ruhumu da o topraktan çıkarıyorum.
Komşumu çok iyi anladığımı kendisine ifade ettim ve gerçekten de haklıydı o resim yaparken asıl kaynağı olan doğayı bir araç haline getirip onunla yaşayan ruhunu baskılıyordu ve diğer bir çok insan bunu farklı şekillerde yapıyordu. Doğaya yanından geçip yüzüne umursamaz bir tavırla bakan insanlara dönüşmüştük sanki. Oysa ona el vermemizi bekliyor doğa ve karşılığında derin bir ruh, içten bir huzur ve yaşanmaya değer bir hayat sunuyor bize. Güzel bir gün daha sona ermiş ve hava kararmıştı ve içten bir huzuru ondan hediye alarak gözlerimi derin bir uykuya bıraktım…
Melke@Burak Güler
3 Nisan 2020, 17:47Çok teşekkürler katıldığınız için! Ellerinize sağlık. Sıradaki oyunlarda bol şans şimdiden.
Bir sonraki hikaye oyununa katılmak isterseniz linki buraya bırakıyorum. 🙂 https://melkeontheroad.com/safariye-gitmek-istiyorum-hikayenin-devamini-getir.html
CEVAPLASevgi
25 Mart 2020, 22:07Neden sonra kendime geldim ve “Çattık belaya ” ilk tepkim oldu.. Polisi aramali miydim? Yoksa gidip kapisini mi çalmalıydım ? Belki de gommeye çalistigi her kimse henuz yasiyordur ve kurtarabilirim diye dusunup bir deli cesaretiyle doluverdim o an.. Hem bu kadar buyuk bir çukur sadece bir kisi icin acilmis olamazdi degil mi ? Yok dedim sonra bu iste kesin baska bir is var.. Biraz dusunup kafayi toplamaliydimm
Henuz sogumamis cay bardagimi alip kalanini yudumlarken çozdum olayi, neden dusunememistim ki bunu..İcten ice takdir ettim sevgili komşumu..Önyargili olmamak gerektigini bir kez daha kendime hatirlatip ne yapacagima karar verdim..
Sosyal medya hesaplarimdan ve telefonumdan ( cektigi kadar) o an icin ulasabildigim tum medya organlarina ” cinayet ” haberini ucurup polisin yapacagi suç ustune yetismeleri icin acele etmeleri gerektigini de ekledim. Gizemli komsum bu duruma kizacakti belki fakat sonrasinda affederdi eminimm..
Bir saat sonra çukurun bulundugu yere , oldukca hatri sayilir bir kalabalik toplanmisti.. Daha fazla saklanamayacagini anlayan komsum gorundu birden..İlk isi bana bir bakis atmak oldu..Anladigim kadariyla bu bakis pek cok sessiz tesekkuru iceriyordu.. Elindeki boya paletini kaldirdi sonra.. Tüm plan bozuldu dedi..Boyle olmamaliydi …
” Evet madem her sey kontrolumden cikti o halde isleri hizlandirayim.. Ava giderken avlanmak nasil bir duygu bilirsiniz sanirim.. Yakin zamanda Brezilyali bir is adaminin organ bagisina dikkat cekmek icin arabasini gommesinden ilham almistim ben de..Biz sanatcilar olarak yapariz bazen boyle cilginliklar..İlk etapta “katil” sanilacagimi biliyordum amacim da sizi buraya cekmekti zaten..Ancak hemen arkanizda gordugunuz pek sayin komsum muthis bir öngöruyle çozdu olayi..Kendisine tesekkur ederim.. Acikcasi bu kadarini beklemiyordum.. Elbette mesajim bu sefer , organ bagisi degil ” dogamizi korumak” uzerine..
Malesef biz insanoglu tuketiyoruz birseyleri sanki sonu hic gelmeyecekmis gibi..Mahvediyoruz guzelim dunyamizi..Ve unutuyoruz onun bizden bir gun alacagi intikami..Lutfen ama lutfen gec olmadan hepimiz bu sessiz cıgliga kulak verelim..İyice okuyalim cevremizi, dogamizin bize fisildadigi sesleri.. Belki o zaman affettirebiliriz kendimizi.. Belki o zaman bir sansimiz olur.. Hepinize tekrar tesekkur ederim…Var olun ”
Yuzumde bir tebessumle selam verip ayrildim ordan..Dusundum , dusundum ve ” düş”tum az onceki sozlerin etkisiyle ..Yolumuz uzundu, isimiz çok.. Hayat ise bize ragmen guzel…
CEVAPLAMelke@Sevgi
3 Nisan 2020, 17:49Hikayeniz içi çok teşekkür ederim. Son 7 kişi arasında sizin hikayeniz de vardı. Fikir çok hoşuma gitti gerçekten. Şimdiden sıradaki hikaye oyununda bol şans diliyorum. 🙂
CEVAPLADilara
26 Mart 2020, 00:35Aniden elindeki büyükçe tablolarla dışarı çıktı.Bana bakarak ”Buyrun” dedi. Endişeli bi şekilde bahçesinin yanına yaklaştım.Adamın elindeki tablolardan kırmızı boyalar akıyordu.Bana bakarak (gülümseyerek) ”Merak ediyorsun di mi? Zaten insanlığın tek anlamı merak.Malesefki küçük hanım senin merakını karşılayacak kadar güzel bir hikayem yok” dedi.Bense oracıkta adamı inceleyerek ”Affedersiniz rahatsız ettim şu yan taraftaki komşunuzum yeni taşındık sayılır.Kırmızı boyaları takip edince böyle oldu kusura bakmayın tekrardan.” diyerek endişeyle selamladım.Adam nazik bir tavırla ” Yok haklısın tabi.Eşim Bayan Rose iyi bir ressamdı bense sayılırdım.İki yıl bekledim dönmesini ve bi iki yıl daha…Bu evi bu kedileri, beni her şeyi bıraktı.Bugün doğum günü, gül kırmızılarının şerefine… En sevdiğiydi gül kırmızısı! dedi.
Olduğum yerde ne diyeceğimi bilemeden bakakaldım.Tüm tabloları açtığı çukura taşımasını seyrettim.Bahçenin neredeyse tamamı gül kırmızısıydı.Fakat çiseleyen yağmurla beraber yerler pembeleşiyordu.Neden gitmişti Bayan Rose, bunu bir an sormak istedim.Ama bekleyen birine soru sorma cesaretim yoktu.Birden resimlerin ateş almasıyla ürperdim.
Yağan yağmura inatla alevler yükseldi.Olanları hayretle izliyordumki, adam küreği alarak yarı yanmış resimleri gömmeye başladı.Küreği güçsüzlükle kaldırdı.Gözyaşları, yağmura karışarak umutlarını gömmeye devam etti…
Merhaba Ben Dilara Genç:) İnstagram hesabım dlrgnc34 🙂 Bugünlerde bu hikayeyi tamamlıyor olmak bile bana emin olun çoook iyi geldi çok teşekkür ederim 🙂 Sağlıcakla…
CEVAPLAMelke@Dilara
3 Nisan 2020, 17:51Çok sevindim iyi gelmiş olmasına. Zaman ayırıp oyuna katıldığınız için çok teşekkür ederim. 🙂 Tekrar katılmak isterseniz ikinci hikaye yayında. 🙂
CEVAPLAFirdevs
26 Mart 2020, 00:36Çukura bakıyordum ama hala gördüklerime anlam veremiyordum. Komşumun beni görüp kaçar gibi uzaklaşması çok garipti. Ben hala gözerim hala çukurdaydı. Etrafı yüzme havuzu benzeri şekilde düzenlenmiş ve içerisinde de kırmızı renkten oluşan bir sıvı vardı. Aklım hala şaşkınlıktan karma karışıktı. Mutsuzluğuyla ve sıkıcılığıyla bilinen bu kasabada işler belki de daha da garip bir hal alacaktı.
CEVAPLAÇukurun içerisindeki sıvıyı incelemek için daha da yakınlaşarak bakmak istedim. Çukura yaklaştım, baktım ama hiçbir çıkarımda bulunmadım. Sıvının yoğunluğunu anlayabilmek için ona dokunmak istedim ama çekindim. Kenarda duran bir parça odunu elime alıp çukura değdirdim. İçerisindeki sıvı yoğun olmamakla birlikte akışkan bir kıvamı vardı. Ben incelemelerde bulunurken komşum geldi.
Onunla daha önce tanışmadığımız için tanıştık ve konuşmaya başladık. Merak edip bende şaşkınlık yaratan her şeyi sordum. Cevap vermeden önce eline bir bardak alıp kırmızı sıvıdan doldurup bana uzattı. İçmemi istedi. Kabul etmedim. Israr etti. Daha sert yanıt vererek reddettim. Konuşmaya başlayarak kasabadaki karamsarlık ve mutsuzluktan dert yakındı. Buna bir çare aramak ve değişim başlatmak istiyordu.
Düşünceler içerisinde boğulurken aklına bir fikir gelmiş. Çileğiyle ünlü olan bu kasabadan tüm üreticilerden çileklerini satın almış ve çilek suyu yaparak hepsini çukura doldurmuş. Ben gelip merak etmesem meğer beni ve tüm kasabayı davet edecekmiş çünkü çileğin insanlara mutluluk getirdiğine inanıyormuş. Bütün hikayeyi dinledikten sonra kendim eğilip avucumla çilek suyundan içtim. Galiba komşum haklıydı. Çileğin mutlulukla bir ilgisi olmalı.
Melke@Firdevs
3 Nisan 2020, 18:06Çilek suyu hikayene bayıldık ve ilk üçte değerlendirdik. Katıldığın için teşekkür ederiz! Ödülünü instoştan iletiyoruz. 🙂
CEVAPLAŞeyda Demir
26 Mart 2020, 02:19tüm bedenimin ürperdiğini hissettim. Hızlıca adamın evine doğru ilerledim ve evin yan tarafına dolaşıp pencereden gizlice içeriye bakmaya çalıştım. Aman tanrım bir de ne göreyim? Salonun orta yerinde kocaman bir tuval var ve resmin üzerinde kırmızı pati izleri ve her yere saçılmış boyalar… kahkahalarıma engel olamıyordum.. demek verandamda gördüğüm kırmızı patiler, komşumun resmini katledip kızdıran yaramaz bir kediye ait. Fazla uzaklaşmış olamaz, kırmızı minik patileri takip etmeye devam edeyim.Komşumdan önce onu ben bulsam harika olacak.
CEVAPLAMelke@Şeyda Demir
3 Nisan 2020, 18:08Katıldığını görünce çok mutlu oldum Şeyda! Aslında hikayenin devamında ben de işlerin ne kadar basit olabildiğini göstermek istemiştim. O yüzden senin yorumun da son 7 kişi arasındaydı. 🙂 Eğer tekrar katılmak istersen yeni hikaye yayında! 🙂
CEVAPLA