Mesaj geldi: “Ben de seni özledim.” Mesajı okur okumaz ağzı kulaklarına varan adam, bunu belli etmemek için olabildiğince tuttu kendisini. Etrafına bakındı, masanın diğer ucunda hiç mola vermeden konuşan arkadaşlarını dinliyormuş gibi yaptı bir süre. Derken bir mesaj daha geldi: “Çok.” Bu defa gülümsemesi biçim değil, renk değiştirdi ve yanaklarına kondu. Sustu, elini koyacağı yere bir türlü karar veremedi. Telefona defalarca dokunan parmakları doğru dürüst cümle kurmakta zorlanırken, dostunun ölmeden önce karısı ve onun için söylediği şeyler aklına geldi. İçine sine sine gülümsedi bu sefer. Bakışlarına bir miktar umut da karışmıştı artık. Daha iyi hissetmek için bir nedeni vardı şimdi. Umuda sorudu, o da hemen cevap verdi. İhtiyaç duydukları uzakta değil, çok yakında, hemen yüreklerindeydi: Biraz cesaret.
Korunmaya muhtacız biz. Hem de her birimiz. İstediğimiz gibi konuşabilmek, dilediklerimizi yapabilmek, olaylara içimizden geldiği gibi tepki verebilmek için. Özetle, neysek o olabilmek için. Bir maske, paravan ya da herkesçe kabul görecek bir mazeret lazım bizlere. Zaten sırf bu yüzden internete aşık olmadık mı? İşte onun yardımcı olmaya yetmediği yerlerde, dağılan hayatlarımızı toparlamak için ikinci bir kimlik bulamadığımız zamanlarda, yani mecburen kendi görüntümüzdeyken, her şeye geçerli bir mazeret bulmaya feci halde mecburuz. Konuşurken, susarken, ağlarken, öperken, severken, nefret ederken, küserken, barışırken, öğretirken, öğrenirken… Yani biraz düşününce, parmak izini nefesimizde bırakacak suçluyu derhal bulabiliyoruz. Alkolü suçlamanın kolaylığına sevdalanmak hiç mi hiç zor olmuyor tabi ki de.
Alkolün yarattığı mucizelere olan inançları tükenme noktasına gelirken, hayatlarını tekrar gözden geçirmeye karar veren adamların hikayesi bu. “Biraz alkol, yolunda gitmeyen her şeyi düzeltebilir” diyerek koşulsuzca avuç açtıkları şey, aslında çok da derinlerde olmayan hazinelerini görebilmelerini sağlıyor. Ne aradığını çok iyi bilen insanların, onu keşfetmeleri için küçük bir bahaneye ihtiyaç duymaları tamamen cesaretsizlik yüzünden. Yoğun, sıkıcı, kalıplaşmış hayatların bizleri cansız robotlara dönüştürmesi neticesinde, yaptığımız tek şey bizden beklenen rolü oynamak. Oysa ruhlarımızı bir kenara ittirince, en iyi yaptığımız şeyi bile gerçekleştiremediğimizi görmemiz yıllarımızı alıyor ne yazık ki. Biz insanız. Ve cesaret dediğimiz şey, hiç de hayal ettiğimiz kadar pahalı bir değer değil. Aslında her birimiz sahibiz ona. Onu bizlerden bu denli uzak kılan düşünce, günlük hayatlarımızda boynumuza vurulan o kalın kementler. “Öyle olmak, böyle davranmak, bunu söylemek, şuna karşı susmak, bir yerde durmak, başka bir yerdeyse asla durmamak” gibi yazılı olmayan kurallar değil, beklentiler silsilesi. Ve onların içerisinde kendisi olmaya çalışan zavallı bizler, cesareti de satın alınacak bir şey zannedip, adeta market market dolaşıp arıyoruz onu. Bilmiyoruz ki o evde, bizi bekliyor. Bir ses çıkarsa, konuşsa, seslense… Sessizken daha ürkütücü. Gözlerimizi yıllarca ona karşı kapalı tutmamız sırf bu yüzden. Ondan korktuğumuz için.
“Biraz daha konuşsak, unutursun sanmıştım. Veya ara verirsin hatırlamaya diye, düşürmüştüm kalbimi gecenin içerisine. Sonra susmayı seçmen güzeldi. Mesela en anlamlı yerinde. Arkanda kocaman siyah gölgeler bırakarak, başka bir dünyaya açılmıştı gözlerin. Şarap olabilirdi suçlu, tek kabahatli insanlara güvenmemizken. İstesek pekala onun üzerine yıkabilirdik suçu. Ama susmak güzeldi, gece güzeldi, sen güzeldin. Biraz daha konuşsak, kesinlikle ben olurdum suçlu.”
Gevşemenin, rahat hareket etmenin ve olayları renklendirmenin, esasında zihinde başladığını ve bunları gerçekleştirmek için istemenin yeterli olabileceğini, filmin sonuna kadar içinde tutuyor Another Round- Druk filmi. İyileşmeni formülünü sürekli saklı tutup, her an açıklayacakmış gibi yapsa da, mutlu bitirişleri de mutsuzlukların ortasına yerleştirerek hayata dahil ediyor. Öyle olunca da, farkında olmadan her gün, kolay gözükeni yapıp erittiğimiz zamanlarda, aslında zor olanı gerçekleştirdiğimizi gözleri önüne seriyor. Yani hepimiz kalabalığın içinde bir adet doğru kişi olmakla yetinmeye dünden razıyız. Razı olmadığımız şeyse, tam olarak içimizden gelenleri yaptığımızda karşımızdakilerin buna vereceği tepkileri kestirememek. İşte asıl ürkütücü olan bu.
Her zaman söylediğim gibi, bir filmi yazan kişi aynı zamanda yönetiyorsa, o filmdeki karakter yoğunlukları çok doğru oluyor ve yansıtılmak istenen duygular filmin izleyicisine muhakkak geçiyor. Thomas Vinterberg, baştan sona filmde kurduğu hakimiyeti gözler önüne serebiliyor. Konuyu mucizevi bir finale dayatmaması ve özellikle karakterlerin hem siyah hem beyaz renklerini yansıtmaktan çekinmemesi bence çok başarılı. Kağıt üzerinde Mads Mikkelsen’i izleyip duracağız gibi gözüken filmde, mesele dört adama da dağılıyor parçalar halinde. Elbette başrol Mads’in. Ama onun yanında kısacık bir rolü dolduran eşi Maria Bonnevie bile, hayat verdiği karakterin artısını da eksisini de deşifre etmekten hiç mi hiç sakınmamış. Mads’i, karısını, arkadaşlarını ve öğrencilerini izlerken asla mükemmelleşmeye çalışmayan, zaaflarını kapatırken açıklar vermeyi sürdüren, defolu insanlar buluyorsunuz karşınızda. Güzel ve en doğru olan da bu. Yani herkes veya herhangi biri olmayı aynı anda başarmaları.
Another Round-Druk filmi, geç kaldığımızı düşünerek pes ettiğimiz meselelere tutulmuş bir fener. Başarısızlıklarımızın arkasında kendimize ikinci bir rol hazırlarken, sahnenin bütün ışıklarını üzerimize boşaltan bir yönetmen. Öğretmen kaldırmasın diye kafasını öne eğen çocuğa bildiği kadarını söylemesi için, sınıftaki gözlerden ırak açılan yeni bir pencere. Ve biraz da, “Seni seviyorum” demek kadar, “Seni çok özledim” diyebilmenin de önemli olduğunu hatırlatan bir dip not. Özetle Another Round- Druk filmi, aşırıya kaçırılmış alkol değil, seviyesini keşfetmiş bir cesaret öyküsü. Muhakkak izlenmesi gerekenler arasındaki yerini şimdiden aldı benim için. İyi seyirler dilerim.
Yazı görseli: https://www.slashfilm.com/another-round-trailer-official/
Bu yazının yazarı sevgili Umut Kaygısız’ı sosyal medyada takip etmek ve tüm yazılarından anında haberdar olmak isterseniz linkten sayfasını ziyaret edebilirsiniz. https://instagram.com/umut.kaygisiz.7
Yorum Bırak
E-posta adresiniz kimseyle paylaşılmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlidir.