Daha önce hiç kuş gözlemcisi diye bir şey duymuş muydunuz? Ya da hiç bir kuş bilimcisiyle tanışmış mıydınız? Sizi dünyanın her kıtasını kuşlar uğruna gezen, çoğunun gerçek olduğuna inanmakta güçlük çekeceğiniz birbirinden güzel kuş fotoğrafları çeken bir gezginle tanıştıracağım bugün. İşte karşınızda Emin Yoğurtcuoğlu nam-ı diğer Bird Detective (Kuş Dedektifi). Peki Emin Yoğurtcuoğlu kimdir , ne yapar, ne eder? Hakkında merak edilenleri sizler için sordum.
Emin Yoğurtcuoğlu Kimdir?
Bize biraz kısaca kendinden bahseder misin?
Tabi. Adım Emin, 31 yaşındayım. Kendimi bildim bileli değişik bir insanım. TED Ankara Koleji mezunuyum. Ailemin ve okulumun, küçük yaşta ben ilginç deneyler yaparken benim vizyonumu desteklemelerinden ötürü yolumdan hiç şaşmadım.
Sana tam olarak ne demeliyiz? Kuşçu, bilim insanı, fotoğrafçı?
Aslında hepsinden biraz denebilir. Ortaokul ve lise yıllarımda Kuş camiası bana “Fotoemin” derdi. Fotoğrafçı camiası ise “Kuşçu Emin”. Arkadaşlarım ise ikisini harmanlayıp bana “Deli Emin” lakabını takmışlardı. Haklılar da… Millet top peşinde koştururken ben yanardağ nasıl patlar deneyleriyle bilim şenliklerinde ödül toplayıp, hazırladığım mini bombaları dev karton uçaklara yükleyip okulun futbol turnuvasında uçağı üstlerinde patlatıp finali sabote ediyordum. Arada bir de okuldan kaçıp kuşları izlemeye ve Doğa Derneği’ne gidiyordum.
Üniversite eğitimi aldın mı? Üniversitede aldığın eğitimin şu anki ilgi alanlarınla bir alakası var mı?
Bunun da enteresan bir hikayesi var. Liseden mezun olduğumda her Türk evladı gibi üniversiteye gitmeliyim endişesi yaşadım. Sadece merak ettiğim konularda başarılı olduğum için babam “Oğlum eğer bir kuş üniversitesi açılmazsa bir yere gitmene gerek yok.” diyordu. Ben ise sinirlenip duruyordum bu söylemine. Başkent Üniversitesi “Turizm ve Otelcilik” bölümünü kazandım. Parasını ödedik. Bir ay zor dayandım. Ekoloji hocamızın “Golf sahaları, doğaya faydalıdır, orman kesilse de çim ekilir, havuz yapılır, kuşlar oradan su içer.” gibi bir cümle kurmasıyla tepemin tası atıp okulu bıraktım. Aradan geçen iki senede Doğa Derneği ve birçok yerde gönüllü olarak projelerde yer aldım. Türkiye’nin birçok yerine gittim ve düzenli turlar düzenlemeye başladım. İki sene sonra İstanbul Üniversitesinden bir hoca sunumuma gelip “Bizim üniversiteye gelsene ‘Yaban Hayatı’ bölümümüz var, tam senlik.” demesiyle pılımı pırtımı toplayıp İstanbul’a yerleştim. Belgrad Ormanı’nın dibinde doğayla, kuşlarla baş başa bir üniversite hayatım oldu.
Ne zamandan beri kuşlarla ilgileniyorsun?
Üniversitede ilgili olduğum bölümü okumuş olsam dahi, kuşları gözlemlemeye 12 yaşında başladım. Aslında daha öncesi de var ancak geriye gittiğimde tuttuğum ilk gözlem kaydının 12 yaşında olduğunu hesaplıyorum.
Kuşlara karşı olan ilgin her zaman var mıydı? Tetikleyici bir faktör neydi?
Tabii 12 yaş bile çok erken bir yaş. Ancak dedim ya zaten değişik bir insanım. Aslında değişik demeyelim de yaşamını kendi kaideleriyle devam ettiren bir karakter diyelim. 6 yaşında okumayı söktüğümden itibaren birçok çeşitli konuya ilgi duydum. Fırtınalar, atmosfer olayları, gezegenler, uzay, hastalıklar, jeoloji, coğrafya, gezmek ve tabii hayvanlar… O yaşa göre oldukça fazla kitap okuyordum. Babamın kütüphanesinde gezinip ilgimi çeken kitapları karıştırıyordum. Ansiklopedileri kitap gibi okuyordum. Madde madde. Bazen de karışık. Kuşlara olan merakım ilk o zaman başladı. Ailemle yolculuk yaptığımda bir dağ ya da orman gördüğümde arkasında ne olduğunu, içinde neler sakladığını aşırı merak etmişimdir. Kuşların da yavaş yavaş hayatıma girmesiyle bu merak acaba orada ne kuşlar vardır sorusuna dönüştü.
Kuş gibi tek bir spesifik konuya ilgimin artması ise bazen evden bile çıkmadan çok değişik kuşları görebilmemdi. Yanardağlara merakı olan bir çocuk, merakını giderecek bir yanardağ bulamaz. Özellikle Türkiye’de. Ancak evden çıktığınız anda hemen yanınızdaki parkta bile çok değişik kuşlar görebilirsiniz. Ben ansiklopedilerde okuduğum türlü türlü kuşları Ankara’da yaşadığımız yerin hemen yakınındaki Altınpark’ta görmeye başlayınca şoka girdim. Onların doğal olarak gelmiş olduklarına ilk yılımda ihtimal vermemiştim, ta ki 13-14 yaşlarında Doğa Derneği’ne gidinceye kadar…
Havada uçan bir kuş gördüğünde kanadındaki tüyün sayısına kadar sayabileceğini söylüyorlar, doğru mu?
Eskiden adım daha yeni duyulmaya başladığı zamanlarda insanlar tura çıkmak için beni arıyorlardı. Genelde bilgimden ve bu konudaki saygınlığımdan ötürü beni yaşını başını almış, orta yaşın üzerinde biri olarak düşünüyorlardı. (Sesimin kalın olmasının da bunda etkisi büyük.) Buluştuğumuzda 20 yaşında biri olduğumu görünce şoka giriyorlardı. Bu şok daha sonrasında arazide benim “Şu taşa bakın, birazdan bilmem ne kuşu gelecek.” ya da havaya bakıp gökyüzünde hiç kuş yokken “Birazdan şu yönden bir ketenkuşu gelip tepemizden geçecek.” gibi şeyler söylememle katlanıyordu. Genelde ilk kez gezdirdiğim insanlar benim sıktığımı düşünüyordu. Ancak dediklerimin bir bir olmasından ötürü bu seferde adımı ‘Medyum Emin’e çıkardılar. Tabi bunları hep çok sonraları duydum ben. Aslında olan şeyler çok basitti. Ya bir ses duyuyor, onun geldiği yöne bakıyordum, ya da taşın üzerindeki bir lekeyi görüp onun orada aradığımız Kerkenez’in düzenli oturduğu yer olduğunu tahmin ediyordum. Son olarak havada uçan kuşu neredeyse yere vuran gölgesinden tanıdığım doğrudur.
Gideceğin yerleri neye göre seçiyorsun? Yapacağın seyahatlerde kuşlara göre yer mi belirliyorsun yoksa gittiğin yerlerde hangi kuşlar varsa onları mı görüyorsun?
Bu çok genel bir soru, aslında cevabı da içinde. Kesinlikle her seyahat ayrı bir hedef doğrultusunda gerçekleştiriliyor. Kimi zaman tek bir kuş için yüzlerce kilometre gidiyorsun. Kimi zaman dediğin gibi rastgele deyip ne çıkarsa bahtıma diye dolaşıyorsun. Ancak özellikle ülkemizi karış karış bildiğim için, neyin nerede ne zaman görülebileceğini çok iyi biliyorum. Bu sebepten ötürü, turlarıma katılan insanların istekleri doğrultusunda hareket ediyorum. Türkiye dışı turlarda ise o ülkeye özgü türlerin peşinden gidiyoruz.
Turlar da düzenliyorsun yani. Mesela biz bir kuş türünü görmek istesek ve sana gelsek bizi götürebilir misin?
Tabii ki. Turlarım %99 tatmin garantilidir. (Gülüyor) Doğada iş yapan birinden %100 lafını duyuyorsan korkacaksın!
Gezilerin için sana destek veren sponsorların var mı?
Maddi olarak aldığım hiç destek olmadı bugüne kadar. Ancak geçen sene Aralık ayında Antarktika’ya yaptığım seferden önce Kutupayısı ve Canon Eurasia ekipmanlar konusunda desteklediler. Bu çok güzel bağlantılara vesile oldu ve ortaklığımız her iki firmayla da devam ediyor.
Antarktika’ya yaptığın o meşhur seferden bahsetmek ister misin biraz?
Aslında onu ben hiç anlatmayayım. Antarktika ile ilgili çok güzel bir video yapmıştım. Tam anlamıyla seyahatimi anlatıyor. Merak edenler YouTube kanalıma bakabilirler. Hatta hazır açmışken kanala abone de olabilirler. İleride çok değişik videolar paylaşacağım.
Seyahat ederken yaşayıp da seni çok etkileyen, eğer yolda olmasaydın deneyimleme fırsatı bulamayacağın bir anın var mı?
Bu soruyu ayrı bir röportaj konusu mu yapsak? Sanırım iki seri kitap çıkar. Hemen bir tanesini anlatayım. 2013’te İsrail’de, Faroe Adaları’ndan arkadaşım Silas’la kısa bir tur yapmıştık. Tamamen kuş üzerine bir turdu ve el kadar ülkede 10 günde bir aşağı bir yukarı 2500 kilometre yol yaptık. İsrail’in Kızıldeniz kıyısındaki Elat’ın biraz kuzeyinde tam Ürdün sınırında yer alan devasa tarım arazileri vardır. Yotvata denilen bu bölge kuşlar için çok zengindir. Silas’la arabamızla sınır boyunda kaçakçı gibi gezinip kuşları ararken bir anda ufukta bir toz bulutu belirdi. Askeri bir araç hızla yanımıza yaklaşmaya başladı. Tozu dumana katan bu araçtan açıkçası ürktük. Gelip yanımızda durdu.
Bir komutan ve yanındaki erler tüfeklerle indiler araçtan. Komutan hızla arabaya yaklaşıp camı indirmemi istedi. “Ne işiniz var burada, nereden geldiniz?” diye sordu sert bir sesle. Pasaportlarımızı uzatırken “Ben Faroe’den geldim.” dedi Silas. Ben de “İstanbul’danım, Türküm.” dedim. Bir anda bakışları değişen komutan kafasını arabanın içine doğru uzatıp cidden şaşırmış bir ifadeyle “Peki sizi İsrail’de bir araya getiren şey nedir?” diye sordu. Biz de “İnanmazsınız belki ama sadece kuşlar…” dedik. Nedense bunu söylerken ikimiz de gülüyorduk. Sanki arazinin ortasına çekip arabada ot takılmış, biri kendini Türk ve öteki de okyanus ortasında bir adadan geldiğini sanan iki garip tiptik. Komutan suratlarımıza dikkatlice baktı ve sesi yumuşadı. Pasaportları geri verirken “Size İsrail’de iyi eğlenceler, şu tarafta büyük bir baykuş oluyor genelde.” dedi. Lokum ikram ettim ben de. Komutan dışında herkes yedi.
Şimdiye kadar seyahat ederken yaptığın en uçuk şey neydi?
Güzel soru. Uçukluğun değişik türevleri olabilir ama ben edebi bir cevap vereyim. Antarktika’da 1 C’lik denizde, leopar foku ya da katil balina tehlikesine rağmen yüzmek.
Türkiye’nin en çok kuş fotoğraflayan kuş bilimcisi olmak nasıl bir his?
Belli bir yerden sonra saymayı bırakıyorsunuz, insanlar sizin yerinize sayıyor. Bundan 8-10 sene öncesinde çok heyecanlı bir konuydu bu. Kertik atmak dediğimiz yeni kuş görme yarışı gazetelere konu olurdu. Türkiye’de 400 tür görmek bundan 10 sene öncesine kadar imkansız kabul edilirdi. Ben o barajı yıkan ilk gözlemciyim. Hemen ardımdan sevgili meslektaşım, arkadaşım Soner Bekir gelir. Yani imkansızları başarmış kişiler gibiydik. Şimdilerde 400 türü geçmiş 10 civarı kuş gözlemci bulunuyor. 432 türle, epey zor kırılacak bir rekor elimde. Soner’de 430’larda olmalı.
Şimdi en sevdiğim soruya geldik. Bu değirmenin suyu nereden geliyor? Yani en iyi ihtimali bile düşünsek uçak bileti, vize gibi şeyler epey maliyetli oluyor. Bunları nasıl karşılıyorsun?
Benim babam zengin, anlayamazsınız. Zengin derken gönlü zengin. Gerçekten bu konuda ağzımı açsam hepimiz çok yanarız. Hala bazen geçim zorluğu yaşayabiliyorum. Varımı yoğumu kitaplara harcıyorum. Eskiden ekipmanlar da ayrı bir yüktü tabii. Ancak zaten seyahatlerimin çoğundan para kazanıyorum. Bir ülkeye yapacağım ilk seyahatte bile insanlar yanımda olmak için can atıyorlar. Sebebi benim gerçekten bir ilki yaşarken aşırı heyecanlı olmam. Rehberlik ücretlerimiz günlük 200 Amerikan Doları ya da bazen Euro üzerinden alınıyor. Onun dışında projelerde çalışıp yüklü miktarlar kazanabiliyorsunuz. Bunun dışında çektiğiniz fotoğrafları satın alan birçok mecra var. Sürekli yurt dışındaki dergilere, kitaplara fotoğraf veriyorum. Son birkaç aydır da sosyal medya üzerinden ufak tefek satışlar yapıyorum. Ancak onun meyvesini henüz yedim sayılmaz.
Seyahat etmeye başladığından beri hayatında değişen şeyler neler?
Değişmeyen ne var diye sormak daha doğru herhalde. Dünya bir kere çok küçük. Çok gezmek değil, nitelikli gezmek önemli. Bunun farkında olduğum için görmediğim son kıta olan Avustralya’yı olabildiğince sona saklıyorum. Seyahatlerimi daha kısa tutuyorum çünkü özlemek istiyorum bir yerlere gitmeyi.
Kendini bundan 3 sene sonra nerede görüyorsun?
Hiçbir zaman uzun vadeli plan yapmadım. Yaptığım tek plan, bir milletin hatta bütün dünyanın kuşlara olan algısını açmak. Kuşlar çok enteresandır. Cemal Süreya boşuna “Hayat kısa, kuşlar uçuyor.” dememiş. Kuş milleti, insanın kendisine dönüşünü en hızlı sağlayan canlılardır. Doğaya en hızlı bağlayan, ilhamlar veren, yaşamın kendisini hatırlatan yekpare güzel insanlardır. Biz homo sapienslerin bunu görmesi lazım. 3 sene olur 5 sene olur. Hayat kısa, hadi kuşa…
Seni takip etmek istersek nerelere bakmalıyız?
Şehrin göbeğinde kafası yukarıda dolaşan biri görürseniz ben olma ihtimalim yüksek. Ya da şu ara aktif olarak kullandığım Instagram’da @birddetective adresine gelebilirsiniz. Kesinlikle kuş pisliği şans getirmez, kargalar 400 sene yaşamaz, baykuşlar uğursuz değildir. Bu başlıkları yakında her yerde göreceksiniz. Oralarda da ben olacağm. Saygılar, sevgiler…
Sizden Gelen Sorular
Bir kuş olmak isteseydin en çok hangi kuş olmak isterdin ve neden?
Albatros. Sürekli denizdeler ve karaya çok nadir ayak basıyorlar. Bir kanat çırpışıyla kilometrelerce gidebiliyor. Suyu, denizi çok seven ve sürekli gezen biri olarak kendimi bir albatrosa benzetebilirim.
Çok fotoğraflamak isteyip de beklediğin bir kuşu gördüğünde, makineyi kenara bırakıp kuşu izlediğin oldu mu?
Oldukça fazla. Fotoğraf çekerken beni en çok cezbeden, bir anı ölümsüzleştirmek değil onu kayıt altına almak. Bir kere kayıt altına aldıktan sonra kötü bir fotoğraf olsa bile benim için değerli. Sonrasında daha iyi fotoğrafını çekmek istersem zaten oldukça fazla zaman geçiriyorsun ve bu sırada oldukça fazla gözlemliyorsun.
Kuş fobimi nasıl yenebilirim?
Açıkçası Melike, kuş fobisini yenmenin tek yolu onları yakından görmek ve dokunmaktan geçer.Tüylü olmaları, hızlı hareket etmeleri ve bir anda uçmalarından ötürü bazı insanlara korkutucu gelmesi normal. Genelde buna zaten güvercinler sebep oluyor.
Merak ettiğiniz başka bir şey varsa sayfanın sonundaki yorum kutucuğunu doldurarak sorabilirsiniz.
Emin Yoğurtcuoğlu’nun sosyal medya hesapları
Instagram: @birddetective
Facebook: Emin Yoğurtcuoğlu
YouTube: Emin Yoğurtcuoğlu
Güncel paylaşımlardan, seyahatlerden ve etkinliklerden anında haberdar olmak için beni Instagramdan takip etmeyi unutmayın! https://instagram.com/melkeontheroad
10 Yorum
Yasemin
7 Ocak 2018, 02:10Gece gece okurken cok keyif aldiğim bir röportaj olmuş.Melke’nin sorular tam yerinde:) Emin’in kuşlara olan ilgisi ve insanlara bunu çok güzel bir şekilde anlatması insanların da bu konudaki algısını açtığına inanıyorum. Hayatımda bu kadar kuş türü olduğunu onu instagramdan takip ederek ögrendim.Çok güzel paylaşimlar yapıyor.işini çok severek yaptığı ve çok emek verdigi o kadar belli ki. Yoksa kim sadece bir kuş için degil ülkeler kıtalar teper kiii :)))
CEVAPLAEmin Yoğurtcuoğlu@Yasemin
7 Ocak 2018, 14:22Sadece bir dedektif, yani bird dedektif bu dediğini yapar 🙂 Daha fazla insanın algısı açılacak yakın zamanda.
CEVAPLAMelke@Yasemin
7 Ocak 2018, 15:01Teşekkürler Yasemin 🙂
CEVAPLAFigenV
7 Ocak 2018, 12:52Çook severek okudum. Röportajı yapanın eline sağlık! Kuş Dedektifi instagramda favorilerimden. Tanıdığım herkese de yaydım daha çok kişi tanısın diye. Yolun açık olsun dedektif!
CEVAPLAEmin Yoğurtcuoğlu@FigenV
7 Ocak 2018, 14:22Çok teşekkür ederim 🙂
CEVAPLAMelke@FigenV
7 Ocak 2018, 15:01Teşekkür ederim Figen 🙂
CEVAPLAZeynel
14 Ağustos 2018, 17:51Ayakta alkışlıyorum.Çok başarılı bir örneksiniz.
CEVAPLAÜmmühan Uzunoğlu
3 Ekim 2018, 16:17Daha çok yeni keşfettiğim mükemmel bir hesap şermin yaşar ile olan paylaşımdan sonra keşfedip herhalde ilk paylaşımlarınız kadar indim röportaj da bir harika olmus insanı güzel bir keşfe çıkarıyor sizi daha çok insanın dilinde duymak daha çok insanın ufkunda görmek dileğiyle sevgili emin röportaj ve yerinde soruların için tebrikler ve ayrıca teşekkürler sevgili melike🤗🌸🌼
CEVAPLAMelke@Ümmühan Uzunoğlu
3 Ekim 2018, 22:15Çok teşekkür ederiz bu yorum için 🙂
CEVAPLAFeyza
24 Ekim 2018, 20:59Harika bir röportaj olmus keyifle okudum, teşekkürler! 🙂
CEVAPLAMelike Hanım Emin Bey’in mail adresine ulaşamadık yardimci olabilirseniz çok sevinirim. 🙂