Birçoğumuz karantina gibi olağanüstü bir yaşam biçimini hızlıca kabullenip hayatlarımıza devam edebilmek için bunu bir avantaja dönüştürmeyi seçtik. Neticede karantina ertelenen kitapların okunacağı, belgesellerin izleneceği, ekşi mayalı ekmeklerin yapılacağı bir süreç haline geldi. Fakat bazılarımız hala ne yapacaklarını bilemeden günlerini sıkılarak geçiriyor. Karantinada ne yapacağını bilemeyenler için “Karantinada yapılacak eğlenceli şeyler” yazısı yazmıştım hatırlarsanız. Bu defa orada bahsettiğim “belgesel izleyin” başlığının altını doldurmak için keyif alarak izlediğim belgeselleri yazmak istedim. İşte karşınızda kafa açan Netflix belgeselleri. Bu belgesellerin her birine Netflix üzerinden Türkçe altyazılı olarak ulaşabilirsiniz. Karantina daha ne kadar sürer bilinmez ama 5 ay da sürse bu belgeseller size yeter. Yetmezse de yazın, hiç üşenmem bir liste daha yaparım.
Kafa Açan 17 Netflix Belgeseli
Explained
Bu belgesel, kafa açan Netflix belgeselleri arasında kesinlikle ilk sırada yer alıyor. Explained, Ezra Klein‘in yönettiği ve yapımcılığını Youtube kanalı ile bilinen Vox’un yaptığı bir belgesel serisi. Küresel su krizi, politik doğruculuk, tek eşlilik gibi geniş bir konu yelpazesine sahip olan bölümleri 15-20 dakika sürüyor. Günlük hayatta farkında olmadan yaptığımız birçok şeyin temelini ve sebeplerini akıcı ve donanımlı bir şekilde sunuyor. Belgeselin bölümlerin kısa olması ve animasyon şeklinde sunulan istatistik grafikleri sayesinde izleyicide konuyla ilgili kalıcı etki bırakabiliyor. Explained serisinin aynı zamanda Sex Explained, The Mind Explained, Memory Explained şeklinde bazı yan kolları da var ki onları da kesinlikle izlemenizi tavsiye ediyorum.
100 Humans
Farklı geçmişlere ve özelliklere sahip 100 kişinin insan olmanın temelleriyle ilgili eğlenceli deneylere tabi tutulduğu keyifli bir belgesel serisi. 40’ar dakikalık her bir bölümde farklı konular işleniyor. Belgeselde genel olarak insanların gündelik yaşamına ilişkin soruların peşine düşülüyor ve bu sorulara cevap vermek için keyifli deneyler gerçekleştiriliyor. 100 Humans serisi için Explained serisinin daha az bilimsel ve daha çok deneysel versiyonu diyebiliriz. Kafa açıcı mı? Tartışılır. Eğlenceli mi? Evet. Kesin izlemeli misiniz? Hayır. Çok odaklanmadan bir şeyler öğrenmek isteyenler izlesin mi? Evet. Bu daha böyle gider mi? Kesinlikle gider.
Unnatural Selection
4 bölümlük Netflix yapımı belgesel dizide insan doğasına yönelik acayip şeyler görebilirsiniz. Joe Egender ve Leeor Kaufman’ın yaptığı belgesel, genlerde oynamalar yaparak daha iyi genlerin yaratılmasına yardımcı olacak teknolojilerin üzerine yoğunlaşıyor. Belgeselin yapılış amacı gen değişiminin faydalı yönleri olduğunu ve bu sayede birçok hayatın kurtulacağını göstermeyi hedefliyor. Konunun meraklıları için oldukça keyifli ve kafa açan bir belgesel.
Broken
Günlük hayatımıza dair kafa açan Netflix belgeselleri arasında ilk sıralarda yer alan bir diğer belgesel de yapımını Chris Cechin ve De La Rosa’in üstlendiği Broken belgesel dizisi. Bu belgeselde her bölümde son dönemde popüler hale gelen tüketim ürünlerinin görünmeyen gerçeklerini araştırıyorlar. Bu ürünlerin, günlük hayatta üretim ve pazarlamasındaki ihmal ve aldatmacanın nasıl ağır sonuçları olabileceği gözler önüne seriliyor. Belgesel 60’ar dakikalık “Makyaj Çılgınlığı, Büyük E-Sigara Beşlisi, Ölümcül Şifonyerler, Geri Dönüşüm Yalanı” başlıklı 4 bölümden oluşuyor. İzlemeyen kalmasın!
Minimalism
Matt D’Avella’nın yönetmenliğini yaptığı belgeselde insanların senelerdir farklı yöntemlerle tüketime teşvik edilmesinin sonuçlarına, hayatlarımızı daha az şeyle nasıl sürdürebileceğimize ve aslında azla ne kadar mutlu olabileceğimize dair detaylar anlatılıyor. Asla tükenmek bilmeyen arzularımız yüzünden her şeyin en yenisini alma isteğimize çoğu zaman yenik düşüyoruz. Dergi kapaklarında ya da instagramda gördüğümüz hayatlara özenerek tüm bunlara sahip olursak mutlu olacağımız yanılgısına kapılıyoruz.
Peki gerçekten mutlu olmak eşyalarla ölçülebilen bir şey mi yoksa bunca şeye sahip olma isteği insanın içindeki boşluğu kapatmaya çalışmasının bir sonucu mu? İşte bunlar hep sorulması gereken sorular ama işimize gelmediği için biz sormaktan kaçıyoruz. Daha fazlası için yanıp tutuştuğumuz hayatlarımızı şöyle güzelce bir sorgulamak için iyi bir belgesel. Sadece 1 saat 20 dakikada hayata dair tüm alışkanlıklarınızı gözden geçirebilirsiniz. Yok eğer derseniz ki ben cahilken daha mutluyum, ona da saygı duyarım. Gerçek mutluluğum cehaletle de bir ilgisi olabilir sonuçta.
The Creative Brain
Yaratıcılığı çok geniş bir çerçevede ele alan belgeselde nörolog David Eagleman yaratıcı beyinlerin yaratım sırasında hangi süreçlerden geçtiği ve kendi alanında en yaratıcı kabul edilen insanların beyinlerinin nasıl çalıştığı konusu üzerine eğiliyor ve beynin yaratıcılığı nasıl yarattığını anlatıyor. 50 dakikalık belgesel ile seyircileri insan yaratıcılığının kökenleri üzerine yolculuğa çıkaran Eagleman, bu yolculukta yaratıcılığımızı artırmanın yollarına dair bize ipuçları da sunuyor.
Rotten
2 sezon 12 bölümden oluşan ve yapımcılığını Jonathan Mussman Rotten’ın üstlendiği belgeselde, bugüne kadar hiç sorgulamadan tükettiğimiz çeşitli yiyeceklerin arkalarındaki inanılmaz hikayeler anlatılıyor. Birçok yiyeceğin tüketiciye ulaşana kadar geçtiği süreçlere ve nelere sebep olduğuna inanamayacaksınız.
Forks Over Knives
Gıda tüketiminin, alışkanlıklarımızın, yaşam kalitemiz üzerindeki etkilerini bilimsel verilerle ve gerçek hikayelerle anlatan yönetmen Lee Fulkerson belgeselinde bitki bazlı bir diyetin faydalarıyla ilgili çok önemli bilgiler veriyor. Belgeselde Amerikan halkının beslenme alışkanlıkları ve sağlık problemleri de inceleniyor. Bu belgeseli izlediğinizde yiyeceklere bakış açınız tamamen değişecek.
Cowspiracy
Hayvancılığın çevreye etkisini ve çevre kuruluşlarının bu konudaki politikalarını araştıran 2014 yapımı belgesel filmde küresel ısınma, su kullanımı, ormansızlaşma gibi çeşitli çevresel durumlar gözler önüne seriliyor. Bugüne kadar hiç sorgulamadan devam ettiğiniz yeme biçiminizin nelere sebep olduğunu gördüğünüzde ağzınız bir karış açık kalacak. Kapalı duvarlar arkasında gerçekleşen olayları, size söylenen yalanları ve üstü kapatılan gerçekleri gördüğünüzde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Durumu aslında daha da dramatikleştirebilirim ama bu kadar yeter diye düşünüyorum. Uzun lafın kısası bu belgeseli mutlaka izleyin.
What The Health
Et ve süt ürünleri tüketiminin sağlık üzerindeki etkisini inceleyen ve bu ürünlerin kullanımını eleştiren, yapımcılığını Joaquin Phoenix ve Keegan Kuhn’ın yaptığı, piyasanın önde gelen sağlık ve ilaç uygulamalarını sorgulayan 2017 yapımı belgesel filmidir. Belgeselde işlenmiş fabrikasyon kırmızı etin zararları, beyaz et sanayisinin masum olmaması gibi konular titizlikle işleniyor. Ortaya koyduğu bilimsel veriler ve olayları inceleme biçimleriyle günümüzdeki en iyi belgesellerden biri olduğunu da söylemeden geçmeyeyim. Bu belgesel de yine hayatınıza dair birçok alışkanlığı sorgulamanıza sebep olacak.
Heal
Adam Schomer ve Richell Morrissey’in yapımcılığını üstlendiği ve yönetmenliğini Kelly Noonan yaptığı belgesel, duygusal blokajların fiziksel blokajlara sebep olabileceğini aktarılırken pozitif düşünmenin sağlığa olumlu katkıları ve negatif düşüncenin insanın bağışıklık sistemi üzerindeki etkileri inceleniyor. İster inanın ister inanmayın belgesel aylar boyunca olumlu düşünerek ve iyileştiğini hayal ederek iyileşen insanların hikayeleriyle dolu. Bu insanları aldıkları tıbbi destek mi iyileştirdi yoksa olumlu düşünce mi bilinmez ama çoğu tıbben iyileşmesi imkansız denilen hastalıkları atlattığını söyleyen insanlar.
Beni tanıyanlar bilirler, beynin gücüne ve olumlu düşünmenin etkisine inandığımı her fırsatta tekrarlıyorum. Ama şimdi bu belgeselde yer alan ve olumlu düşüncenin ne kadar önemli bir şey olduğun anlatan herkes bu konuda kitaplar yazmış olan, seminerler veren, eğitimler düzenleyen, danışmanlık veren kısacası bu işten para kazanan insanlar. Elbette bu işi senelerdir yaptıkları ve görünen o ki bu yöntemle insanlara birçok konuda yardımcı oldukları için bu konuda gerekli bilgi birikimine sahipler ve tam olarak bu yüzden belgeselde de onların bilgilerinden faydalanılıyor. (Gelip de bana sormayacaklardı yani.) Fakat yine de insan bir sorguluyor. Ama insanın sorgulaması kötü bir şey değil. İnsanın sorgulaması aksine çok iyi bir şey. Söylenene hemen “Aaa ne hoş şey” diye düşmemek, biraz irdelemek, düşeceksek sonra düşmek lazım. Bunları neden anlattım? Çünkü neden olmasın.
HAYATINIZDA UFAK DEĞİŞİKLİKLER YAPARAK KULLANDIĞINIZ ATIK MİKTARINI AZALTABİLİRSİNİZ. ATIKSIZ YAŞAM LİSTEMİ GÖRMEK İÇİN TIKLAYIN.
Tyke Elephant Outlaw
Yapımcılığını Stefan Moore ve Susan Lambert’ın üstlendiği yönetmeliğini ise Susan Lambert’in yaptığı belgeselde, daha küçücük bir bebekken Mozambik’ten kaçırılıp Amerika’daki bir sirke satılan ve yıllarca süren işkenceye ve esarete katlanamayıp 1994’te Honololu’daki bir gösteri esnasında bakıcısına saldırarak kaçan güzel fil Tyke’nin yaşam öyküsü anlatılıyor. Ne yazık ki izlediğinizde türünüzden utanacağınız çok üzücü bir hikaye. Özellikle zararı olmadığını sandığımız şeylerin arka planında neler olduğunu görerek empati sınırlarınızı zorlayabilirsiniz. Bununla birlikte hayvanat bahçelerindeki hayvanların da sirktekilere benzer bir kader paylaştığını da eklemek isterim. “Dünyanın en yalnız fili Hanoko’nun hikayesi” size bu konuda fikir verecektir. Tabii böyle bir konudan bahsedip de içtiğimiz sütün, yediğimiz etin sebep olduğu zulümlere gözlerimizi kapatamayız…
A Plastic Ocean
Yapımcıığını Jo Ruxton ve Adam Leipzig’in yaptığı belgesel, gazeteci Craig Leeson’ın Sri Lanka yakınlarındaki el değmemiş bir bölgede plastik çöplerini fark etmesiyle başlıyor. Belgeselin ilerleyen dakikalarında dalgıçlar ve birçok bilim insanı 4 yıl boyunca dünyanın 20 farklı yerine ziyarette bulunuyor ve bu ziyaretlerde topladıkları veriler okyanuslardaki plastik kirliliğine ait izleyicilere çok çarpıcı görseller sunuyor. Hem bloğum hem de sosyal medyada paylaştıklarım belli bir kitleye ulaşmaya başladığından beri gerek paylaşımlarımda gerekse yaptığım söyleşilerde altını kalın kalın çizdiğim konuların başında geliyor plastik kirliliği.
Kendi ellerimizle hem kendimizin hem de diğer canlıların sonunu getirecek kadar aptal davrandığımız konulardan sadece bir tanesi bu. Hayatlarımıza dahil ettiğimiz ve aman ya ne olacak dediğimiz her şeyin sonucunu görebileceğiniz harika bir belgesel Plastic Ocean. Eğer belgeseli izledikten sonra alışkanlıklarınızı değiştirmeye karar verirseniz, ufak değişiklikler yaparak büyük farklar elde etmenizde size yardımcı olacak “Doğa Dostu Yaşam Başlangıç Rehberi” yazısını okumanızı tavsiye ederim.
Our planet
Çekimleri 4 yılda ve 50 farklı ülkede tamamlanan belgesel bugüne kadar izlediğiniz en iyi belgesellerden biri olabilir. Alastair Fothergill’in yönetmenliğini yaptığı belgesel için aslında Planet Earth’ün devamı diyebiliriz. Belgeselde yer alan görüntüler bir yanda büyülerken diğer yanda da insanın doğaya yönelik yıkıcı etkisinin üzerinde duruyor. Belgesel boyunca etkileyici görsellerle muhteşem bir dünyayı izleyeceksiniz.
Night On Earth
Yönetmenliğini Samira Wiley’in yaptığı 2020 Netflix filmleri arasında yer alan belgeselde doğadaki vahşi hayvanların geceleri neler yaptığı anlatılıyor. Vahşi aslanlar, dev fillerin yaşamı ve yarasalar Night On Earth ile evinize taşınıyor. Bu belgesel de bence Our Planet ile birlikte kafa açan netflix belgeselleri arasında.
The Story Of God
15 bölümden oluşan belgeselde farklı kültürlerdeki dini inançlar ve öldüğümüzde ne olacak sorusu dini ve bilimsel açılardan ele alıyor. Hristiyanlık, Yahudilik, İslam, Budizm ve Hinduizm gibi yaygın dinlerde ölüm ve ölüm sonrası yaşam kavramlarına nasıl bakıldığını araştıran belgeselin seslendirme ve röportajlarını Morgan Freeman yapıyor. Belgeselde aynı zamanda kısa süre önce ölüm deneyimi geçirmiş kişilerle yapılan röportajlara da yer veriyor. Eğer dinlere ve tarihe ilginize varsa izlemenizi öneririm.
Seaspiracy
Seaspiracy ya da Türkçe’ye çevrilmiş adıyla Denizlerdeki Komplo belgeseli son zamanların en çok dikkat çeken belgesellerinin başında geliyor. Denizlerdeki yaşamla ve balıkçılık endüstrisiyle ilgili çarpıcı verilerin yer aldığı belgesel, ezberleri bozarak birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Özellikle çevre örgütlerinin insanları aslında etkisi oldukça az olan farkındalıklara yönlendirerek gerçekleri perdelemesini de usta bir dille eleştiren belgeselde öğrenecekleriniz gerçekten hayatınızı sorgulamanıza neden olacak.
Kafa açmayan ama yine de izlemesi keyifli belgeseller
Bu iki belgesel kafa açmasa da dünyanın birçok yerindeki değişik şeyleri öğrenmenizi sağlayarak bilgi depolarınızı dolduracak. Bu belgeselleri izledikten sonra daha önce yaşamanın hayalini kurduğunuz bazı ülkelerle ilgili fikirleriniz tamamen değişebilir.
72 Dangerous Animals
Yapımcılığını Jane Rose Okja üstlendiği belgeselde Latin Amerika’da yaşayan dünyanın en ölümcül hayvanları anlatılıyor. Dünyanın en tehlikeli hayvanlarına ev sahipliği bölgede güçlü kediler, yok edilemeyen araknidler ve et eritici engerekler bulunuyor. Latin Amerika’daki en tehlikeli hayvan unvanı için yarışan vahşi hayvanlar bu belgesel ile evinize konuk oluyor.
72 Dangerous Places To Live
6 bölümlük ve tek sezondan oluşan belgesel dizisinde küresel ısınma, doğal felaketler, madencilik ve sanayi etkinliklerinin ardında bıraktıkları zehirli atıklar sebebiyle yaşanmaz hale gelmiş 72 yer tanıtılıyor. Bu belgese sayesinde bugüne kadar gezi yazılarında okuduğunuz veya gezi vloglarında izlediğiniz ülkelerin bambaşka taraflarını görebilirsiniz.
Veganlık hakkında bilgi edinmek isteyenler için diğer belgeseller
Evet kafa açan Netflix belgeselleri yazımızın sonuna geldik. Yazıma son verirken şunu da ekleyeyim; veganlığı daha yakından tanımanızı ve veganlıkla ilgili kafanıza takılanlara cevap bulmanızı sağlayacak belgeseller izlemek isterseniz Vegan Gazete’de yer alan “Veganlık Hakkında Türkçe Kaynaklar” yazısına göz atabilirsiniz. Veganlığı merak edenleri ve veganlığın saçma olduğunu düşünenleri bu belgeselleri izlemeye özellikle davet ediyorum.
Siz de izlerken keyif aldığınız belgeselleri yorumlar kısmından paylaşmayı unutmayın! Başka bir yazıda görüşmek üzere.
Bu yazıdaki bazı linkler Hepsiburada işbirliği linkleridir. Bu linklerden alışveriş yapmak size ekstra bir külfet yüklemez. Zaten alacağınız şeyleri bu linklerden satın aldığınızda siteme de ufak bir katkınız olmuş olur. Şimdiden teşekkürler!
5 Yorum
atilla önder oruçoğlu
14 Nisan 2020, 19:21cow spiracy nin yanına “süt sistemi” de eklenebilir, birbirini tamamlıyor
CEVAPLAMelke@atilla önder oruçoğlu
14 Nisan 2020, 21:31Merhaba, teşekkürler tavsiyeniz için. En sonda link verdiğim vegan belgesel önerilerinde o da var diye yazmamıştım. Aslında yazabilirdim doğru söylüyorsunuz. 🙂
CEVAPLASafiye
17 Nisan 2020, 00:36Güzel bir liste olmuş, elinize sağlık. Arada izlemediklerim var, onları da inceleme motivasyonu oldu:).
CEVAPLAOne Strange Rock belgeselini de öneririm. Will Smith ile 8 astronotun anlatımıyla dünyaya çok farklı yönlerden baktırıyor. Yönetmeni de Ridley Scott olunca görselleriyle efsane bir belgesel serisi olmuş.
Melke@Safiye
17 Nisan 2020, 09:56One Strange Rock belgeselini de listeme eklemiştim, bu tavsiyeyle onu hızlıca izlemek şart oldu. Çok teşekkürler öneriniz için. 🙂
CEVAPLASelen
6 Ağustos 2021, 01:42Teşekkürler çok güzel hazırlanmış 🙂
CEVAPLA